Zamanın, mekanın, kişilerin ve olay örgüsünün,
değiştiğini farkettiğimde
hiç bilmediğim bir adamın evindeydim.
Nasıl buraya geldim diyordum.
En son bir tavernada oturuyordum arkadaşlarımla.
Şimdi bir oturma odasında,
Küratörün biri ve eşi tartışıyor.
Kadının kucağında bir kedi,
kedinin hayalinde Jules Payot'un kitabını okumak var.
Ben buraya nasıl geldim diye soruyorum kendime
durdurak bilmeden.
Sonra olayları hatırlamaya başlıyorum.
Tavernada giriştiğim klasik kavgalardan biriydi,
kavgayı küratör ayırdı.
Ama o kavgayı ara buluculukla sonlandırana kadar ben,
çoktan frontal lobu ve cerebellium'u parçalatmıştım.
Sonra uyandım küratörü gördüm.
Kandırmışlardı onu da, arkasına silahı dayamışlardı.
Uyandığımda kafasının arkasındaki delikten hala kan geliyordu ama aldırış etmiyordu.
Ben zaten hep böyleydim.
Avarenin tekiyimdir, bende gece gündüz kavramları yoktur.
Onlar daha literatürüme girmedi ki.
Etrafımdakilere yıkım getirim ben.
Sade'den Dante'ye, Freud'dan Platona ne bulursam tüketirim, çok tüketmem tükeneceğimi bildiğimdendir.
Hala niye devam ettiğimi bile anlamadım.
Ben niye geceye devam ediyorum ?
Bir kişinin ölümüne sebep oldum yeter bu kadar laf
bitiriyorum artık.
Son olarak bitişlerde iyi geceler denir, ama evrende iyi ve kötü diye ayrılan şeyler yoktur o yüzden
hayatta kalın diyorum.
Kayıt Tarihi : 11.2.2024 21:25:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiirin bir hikayesi yoktur.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!