Bir Köy Hatıratı Şiiri - Doğan Kazancı

Doğan Kazancı
36

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Bir Köy Hatıratı

Mülkü bize bile ait olmayan toprak bacalı kerpiç bir evde yaşıyordum,
Kendi evimiz çoktan virane olmuş,yıkılmıştı o vakit..
Buzdolaplarının köylere gelmediği… televizyonun araba değerinde olduğu günlerden bahsediyorum.
Annem çökelek bidonlarını serin durması için yıkılan evimizin zeminine gömüyordu
Her sabah toprağı sıyrılarak açılan bidonun ağzından çökelek…
Asıl adı külah olan ‘külek’ten de tereyağı…
Köyde yaşarken yumurtaya ‘köy yumurtası’ demiyorduk, bizim için adı sadece yumurtaydı
Eğer tilki gelip boğmazsa bir gece yarısı tavukları, kahvaltı da yetecek kadar yumurtamız oluyordu.
Teflon kelimesinin literatüre girmediği yıllardı…
Dibi çökmüş, bir kulağı kopmuş aliminyum tavada… en iyi branch oluyordu yanında somun ekmeği ve demli çayla…
Sobanın kuzinesinde patates közleyip, tuzla, keteyle,suyla..dize kadar kar kaplamışken yolları,
Üzerinde ekmek kızartıyorduk teryağlı…
Yazın evin önündeki üç meyve ağacından başka meyvemiz yoktu.. zerdali elma ve erik tadından başka… bir de ara sıra Kelkit’ten karpuz geliyordu…
Gelmediği günlerde Rahile’nin elindeki dilime dadandığım da doğrudur. ‘bir kere de ben kıtlayayım’ diye. Nefsime ondan sonra hiç düşmedim açıkçası yemek-içmek için,
Kendim için bir şey istemeyişimde o yıllarda başladı gidiyor öyle.
Tahta sofra üzerinde annem aş keserken, siron yaparken yufkadan kapının önündeki kül yığını ile oynadığım kaldı aklımda köyden.
Bir de Mustafa dayımın getireceği oyuncağı beklerken uyuduğumu bilirim.
Ömrümde aldığım en kıymetli hediyedir belki uyanıp baş ucumda bulduğum plastik kürekli kamyon.
Bir başka gün köy minibüsünden dökülürken ahali onları merakla bekleyen çocukları sevindiriyordu, Kiminin elide kuru üzüm,fındık içi, beyaz ekmek oluyordu kiminde balık, Trabzon’dan gelmiş satılıyormuş herkes birkaç kilo almış..alamayanda var tabi.
Kara lastik, onu bulamayanlar bile var. Bir çerçici gelsede yumurta verip boncuk alsak yaşmaklarımızın kenarına oyalasak diye bekleyen kadınlar… çeşme başında buğday yıkama sıraları, tozu dumana katan patoz-ekim biçim vakti. Söğüt ağacının dibine çökmüş ırgatlar kara çaydanlıktan çay.. ‘’hadi bi bardak daha içinde gün kavuşmadan şurayı da biçelim’’ demeleri geliyor gözlerimin önüne..
Malları ahıra bağla, üzerini dışarıda değiştir içeri girme kirli ayaklarınla… yoğurt çıkar… mübarek bulgur pilavı da ne yedirtiyor kendini bu salçayla…
Öğretmeni çağırmış çocuğun camide görmüş babasını, şikayet etmiş gene..uslu durmuyorlar kitapları taşın altına saklayıp kaçıyorlar okuldan…gözlerimle gördüm… bilmem kim gilin tarlada vişne fışkılanıyorlar… ağaçların dallarını kırmış dürzüler yine diyor tarla sahibi.. kadın çirkef o sinirle bir sürü beddua ediyor iki meyve için…
Bugün biz sizin tarlaya gelelim yardıma yarında siz elin bizimle biçin..
Acı bir feryat oluyor gene biri birini vurdu ne için? Çekememezlik.. iyi ki zengin değil bu köy.. yoksa diş geçiren geçirene… başka bir gün motoru devirmiş bir başkası altında kalmış koca traktörün ya da patozun kayışı atmış, elini kolunu sıkıştırmış… öküz vurmuş birini..ya da öküzü dügelek vurmuş…
Bir bir aklıma geliyor… hele Fatih kısaparmağın kilimini söyletiyorlar kızın birine fırın yakan kadınlar..
‘’Çocuğu gönder baksın hele falanca gilde ekşi hamur var mı? ’’ der bir başkası hamur yoğurmak için.
Yeri iyi olana ‘’vahdulu size (ne mutlu size) ne ey yeriz var da oturisiz..
Peki ya düğünler… ne mermi yaktılar gene bu sene.. ha bu kız kaçıpta gelmiş bizim köye… bütün köyün dilinde olur aşermeler… müzeviri de çoktur hani oğlan mı kızmı bilinmez ya hani uydurulur..
O zamanlar bir erkek düşkünlüğüdür görmemişler gibi çekip kopartmak ister oğlu olan. Olmayanların inancı kıttır bi zaman karısına küser yüzüne bakmaz hani… sağlıklı olduğuna şükreden kız babaları da var tabi..
Kızı olanı beğenmeyen komşularda yok değil mi! ! ‘’kocam kocam kızı olmuş gören de desin ki oğlu oldu sanki’’.. bu komşunun illa bir oğlu vardır..genellikle de hayırsızın tekidir hani…
Güzel tarafları da vardır, güzel dostluklarda, akrabalıklarda….hısım olurlar bazen hasımlar köy odaları şenlenir, düğün dernek eylenir bütün köylü eğlenir… kına yanar gelin süslenir kız anası ağlar dağmadın ki sevinir genç kızlar türkü söyler bahşiş alır yemek yenir ay gelir…artık herkes aile olmuştur odunu ocağını bilir…
Hayat işte bir yerde bir şekilde başlar, köyde şehir de, gurbette sılada, hastanede evde… rehavette darlıkta.. genelde zamanla bu durum değişir köydeki şehre şehirdeki köye yerleşir… kimi iyi yetişir kimi iyi yetiştirilir.. kimi son anda yetişir… Ama en güzel olanı geçmişini de en az geleceğin kadar bilmektir… onu bilerek yaşamak ondan ışık almaktır… Köyden 4 yaşında da çıksa bilmektir..

DOĞAN KAZANCI - 8 EYLÜL 2011 PERŞEMBE – İSTANBUL

Doğan Kazancı
Kayıt Tarihi : 19.4.2014 09:37:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Bir Köy Hatırası ''Gümüşhane'den...''

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Doğan Kazancı