Gözleri, kulakları, elleri, ayaklarıyla,
han hamam, apartıman ve konaklarıyla,
çatal, bıçak, tabak ve bardaklarıyla,
16 sayfaları, baskı makinaları-tanklarıyla,
yamak ve yardaklarıyla
hücuma kalktılar! ..
hele içlerinde öyle bir tanesi var,
Beni bu eylül öldürecek
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
Devamını Oku
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
Torbanı doldurmak için yaşıyorsun.
Bana gelince
ben:
geniş omuzlarımda dimdik bir kelle taşıyorum.
Ve yaşıyorum:
kellemin
içindeki
için..
Farkındayım niçin:
kan
fışkırıyor
bana bakan
‘ateş feşan? ! ‘
gözlerinden…
Ve niçin:
Gözleri, kulakları, elleri, ayaklarıyla,
han hamam, apartıman ve konaklarıyla,
çatal, bıçak, tabak ve bardaklarıyla,
16 sayfaları, baskı makinaları-tanklarıyla,
yamak ve yardaklarıyla
hücuma kalktılar! ..
hele içlerinde öyle bir tanesi var,
öyle bir tanesi var ki:
ınsanın yüzüne öyle bakar,
Öyle melûl bakar ki:
toka edersin eline papelini.
Ve sıkar sıkmaz onun belini
sivri dilli, zilli bir bebek gibi çırpar elini..
O komik bir âdemdir.
Portakal oğlu zâdemdir.
*
Han, hamam, apartıman ve konaklarınızla,
çatal, bıçak, tabak ve bardaklarınızla,
yamak ve yardaklarınızla
hücuma kalktınız!
Hak varsa eğer,
hücuma kalkmak hakkınız..
Efendiler,
ikinizle teker teker
paylaştık kozumuzu!
şimdi sıra onun,
gelsin o! !
Gel.
Sen:
ıtlerini öne itip
karanlıkta yol kesen
hatip! ! !
Sen:
Beşinci Mehmedin saltanatını,
Halifenin altın nallı kır atını,
papellerin kat katını
ve teneke suratını,
doldurup torbana
sıska sırtında taşıyorsun..
Torbanı doldurmak için yaşıyorsun.
Bana gelince
ben:
geniş omuzlarımda dimdik bir kelle taşıyorum.
Ve yaşıyorum:
kellemin
içindeki
için..
Farkındayım niçin:
kan
fışkırıyor
bana bakan
‘ateş feşan? ! ‘
gözlerinden…
Ve niçin:
cümleler ezberlemişsin
Fehim Paşanın sözlerinden…
Fehim Paşanın hayrülhalefi,
bize sökmez afi..
Çıkmak istediğim yaldızlı merdiven yok.
Kalbimin elinde ipekli eldiven yok..
Çıplak bir yumruk gibi kalbimi soymuşum.
Kellemin
içindeki
için,
kellemi koymuşum..
Sen…
Hayır…
Seninle böyle konuşmak istemem..
Hem,
ben ki yegâne asaleti
dişli düşmanla boğuşmakta bulanım,
seninle boğuşmak istemem..
Sen bir komik âdemsin.
Portakal Oğlu zâdemsin.
toka ederler papelini,
sıkarlar senin belini,
sivri dilli, zilli bir bebek gibi çırparsın elini.
Sen bir komik âdemsin! ..
Sen…
Fehim Paşanın hayrülhalefi…………………….
Bu kadarı kafi…….
:))) Han, hamam, apartıman ve konaklarınızla,
çatal, bıçak, tabak ve bardaklarınızla :))
tutsak özgür, kör görür olsa
kapı sen, yol sen olsan
kulak duysa sesini, o hap solmuş yaralı
yine de insana derin sevgiyle bağlı
söylesen bana tekrar- tekrar,
yaşam sözlerinden.
ansızın mezarlar açılsa,
dirilse ölüler.
ve yaslansa yorgun başım
bir kitabına…
Hüseyin Çelikten
minti name
anlatabilmek için iyice anlamak gerekli anlamadan anlatmaya kalkmak hastalığa yanlış teşhis koyup hasdanın ölümüne sebep olmak gibi bir sorumluluk taşir ben anlamakda zorlanıyorum açıkcası.köprü kuramadığım dizelerin arası uçurum larla dolu aşılmaz dağlar gibi.bahsini etdiğim uçurumlardan geçeni o dağları aşana saygılar sunuyorun gönülden.
Bu şiir ile ilgili 5 tane yorum bulunmakta