Sana sesleniyorum, duy sesimi:
Yokluğun acı bir sonbahar,
Kurumuş gitmiş bir yaprak misali,avuçlarımın arasında.
O ebruli maziler,ölümsüz sandığımız o dev gibi aşklar...
Şimdi nerede bulabiliyor musun izini? .
Sarılabiliyor musun,eskisi gibi? .
Sadece mazi mi diyorsun geçmişe,
Hani bizim anılarımız nerede? ...
Bilir misin sen alevin söndüğü her an,küle dönüştüğü an olduğunu? .
Oysa içimiz de kor yapmıştık bu sevdayı,
Hatırlıyor musun bir gün bir tiyatro izlemiştik seninle,
Komik olsa bile Ferhat Şirinine,Şirin ise Ferhat'a
Deliler gibi aşıktılar...
Ferhat dağı delmeye razıydı.
Sevgisi onda engel tanımıyordu.
Sonra dağın tepesinde, mahsur kalmıştı da,
ayağı takılıp düşmüştü.
O bölümde ne çok gülmüştük seninle...
Tiyatro işte! ..
Aslında anlatacak o kadar çok anılarımız var ki seninle,
Bilirsin duygular gizli kalmayı sever bazen,
Kelimeler kifayetsiz kalır anlatmaya,
Ne de benim gücüm yeter.
Yaşayan bilir ancak...
Biz sevgimizi ellerimizde kenetleyip,
Aşkımızı da kalbimize mühürlemiştik seninle.
Birbirini delice seven aşk bu kadar kolay mı sona ermişti! .
Demek bu kadar kolaymış,sana göre...
Bizim masalımız filmlerde olduğu gibi,
Mutlu sonla bitmeliydi.
Sende öyle olsun isterdin ya! .
Gel gör ki büyük bir yalandan ibaretmiş sözün,
İnanmıştım aşkına,güvenmiştim sana...
Küçücük bir kıvılcımla başlayan aşk,
Sebepsiz yere bitmişti,yok olup bitmişti işte!
Nedeni neydi hatırlıyor musun koca bir hiç! ...
Şimdi düşünüyorum da,
Mazi dediğimiz dudaklarda iki hece.
Ama unutulmuyor hiç bir gece.
Her başımı yastığa koyduğumda,
O hüzünlü gözlerin geliyor aklıma...
Vazgeçtiğim sandığım duygular,
Beni her gün bir kere daha öldürüyor sanki! .
Şimdi sana sesleniyorum duy sesimi! .
Vicdanın rahat mı söyle! .
Geceleri başını yastığına dayadığında,
Rahat uyuyabiliyor musun?
Ne olur vicdanının sesini dinle,
Dön biraz mazine...
Bu anılar böyle kolay silinmez bir kalemde.
Yüreğinin gittiği yere git,
Ama doğru adrese.
Yolunu sapıtırsan eğer,
Bil ki sevgilim,sen bu yolda çoktan kayboldun.
Vicdanında değil bir kor ateş,külü bile kalmamıştır.
Aç gözlerini de dön bir bak mazine,
İşte bu senin eserin! ...
Not::bu şiiri gerçekten,
Sevginin ve aşkın değerini,
Bilenler için yazdım.
Kendime özel bir şiir değil,
Sadece tüm sevip de ayrılanlara...
Kayıt Tarihi : 29.1.2010 13:15:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Aşk ! sonu hüsranla ve ayrılıkla biterse,, ümitler ve hayaller suya düşerse,, mutluluklar bir anda mutsuzluğa dönüşürse,, ve, mutlaka da gitmek istiyorsa,, seni sevdiğine seveceğine bin pişman ediyorsa,,, için acıyor, yüreğin sızlıyorsa,, dünya bir zindan, hayat zehir oluyorsa,, kâlbinden ılık ılık birşeylerin aktığını hissediyorsan,,, içinden birşeylerin kopup gittiğini farkediyorsan,, gözlerinin ıslandığını ve hüzünlü bir hal aldığını aynaya bakmadan da görebiliyorsan,,, ve, en sonunda da, AŞK BUMUDUR ? BÖYLEMİDİR ? demek zorunda kalıyorsan,,, o zaman AŞK DEĞİL ! bir işkencedir bu duygular ve yaşananlar... Hep sevilenlere ve zalimlere töleranslı olan AŞK , onlardan yana tavır alan AŞK, bir ızdıraptan ve kabustan başka birşey değildir... Ne yaparsan yap, aşkın kanunları ve gelenekleri değişmiyor maalesef... Sevilen zalim ve terkeden, sevilen ise geride kalan acıları göğüsleyen oluyor hep...
Duygularınızı çok güzel ve anlamlı bir şekilde ifade etmişsiniz Suna Hanım !
Sevgi ve mutlulukların eksik olmadığı bir dünya,, ayrılıkların, terkedişlerin, acıların, kederlerin ve hüzünlerin yer almadığı karşılıklı sevgilerin sonsuz olduğu, mahşere kadar sona ermeyeceği AŞKLAR yaşamak dileğiyle...Başarılarınızın daim, ilhamınızın bol olmasını temenni ediyor, saygılar sunuyorum... Mutlulukla ve sevgiyle kalın Suna Hanım !...
TÜM YORUMLAR (6)