Bir kitabın gözüne yolculuk

aşk dediğin haram olan şiirler okudum
hem çok tanıdık, hem çok yeni gelen şiirler...
tanıdık geldi, çünkü derdimizi söylüyordu
yeni geldi, çünkü aslında hiç söylenmeyeni
örtük olanı
cızz olanı...
içimizde gürül gürül aktığı halde sesi cılız olanı

sağ yaramızda sol yanımızı gösteriyordu
sol yanımızda sağ olanı
“devrim” diyordu bolca
“devlet” diyordu
devrimle derdi vardı çünkü
devletle derdi...
otoriteyle derdi vardı bu şiirlerin
haramla
helâlle derdi...

kamera deliğinden nefesimize
nefesimizden
iliğimize kemiğimize sinmiş
sesimizdeki korkularla derdi vardı
dil’le derdi vardı bu şiirlerin
kirdeki tuzla
tuzdaki taşla...

kuyunun dibindeki ışığı saran
kestanesevap akışlı sorucevap şiirler iyi geldi
hoşgeldi bana
müjdeli geldi haramtaşkir dizeler
geçmişten bugüne uçuştu zihnim

aklıma “haram” deyince
“din” deyince
“yasak” tutup “aşk” deyince
hayyam geldi elbette
nasıl demişti;
“seninle içtiğim şarap helâldir
sensiz içtiğim su bile haram”

ateşle suyu evlendiren guevedo geldi sonra
aşk, içiçe geçmiş iki özgür düğümdür” diyen octavio paz
“bir günah işledim zevkle dolu bir günah” diye haykıran furuğ
brecht geldi aklıma bir de
savaşsız sömürüsüz bir dünya düşleyen
erkeklikten kadınlığa
bilinçten ruha
aynamızı tersyüz eden “örümcek kadının öpücüğü...”

döndüm
haram dizeleri tekrar okudum
hem kolkolaydı hepsiyle
hem hiç biriyle akraba değildi dili...herşeyi birbiri içinde karıyordu
haramı kirle yıkıyor
kiri dilini altına koyduğu taşla ovuyordu

okudum
okudum
okudum...

“devletbabalar sinemasız reisicumhur” diyerek ailedeki
“öğretmen bu tarafa bakıyor
galiba en iyisi susar gibi yapmak”
diyerek okuldaki otoriteyi anlatışını

ağaç olmak heveskârı kâğıtlar
tabusuz tapusuz bir aşk
kuş kanadında bir annenin
berceste renklerle salınışını

sözcükleri deliklerinden çıkarıp anlamlarını delirtmekti şiir
değil sözcükler, harflerin dahi
yeni manâlarla nasıl durulduğunu buldum dizelerinde
hani edip’in “sevgilim diyorum
oysa kimsecikler yok yanımda
bilmiyorum kime sevgilim dediğimi
bildiğim bir şey varsa
o kadar yeni bir anlamda söylüyorum ki bu kelimeyi” dediği gibi
yeniden tanışılan anlamlar buldum

içinde nar bereketi olan bir aşk
“arkamdan elmalar iter” diyen bir heves
ancak gören gözlerin yakalayacağı bir gizli tarih
“annelere hangi çocuklardan gidilir
dağlara hangi dilden” diyen bir bilge merak
çırağın ustaya ustanın çırağa dönüşüp durduğu sevimli diyalektik...
“keşke aşkları âşıklara öptürmeseydik” diyen bir şerh
“keşke devrimi devlete öptürmeseydik” diyen bir özeleştiri buldum

derdini “su vakti” ummana dökmüş şiirler
dilinde, can yücel’den ödünç alıp söylersem
“aleyhistanda yeni bir lehçe” buldum...

Aynur Uluç

Aşk Dediğin Haram Olur
Sezai Sarıoğlu
Yasak Meyve- Komşu Yayınları Şubat 2012