Bir kış günüydü. Kara kış alabildiğince insanların üzerine çullanmıştı. Kuş konmaz kervan geçmez bir muhitti burası. Alabildiğine yağan kar boydan boya evleri tutsak etmiş, içinde yaşayan ahali bir nebze maviliğe hasret hasret, küçücük damlarının altında çaresizce beklemeye koyulmuştu.
Her elektik kesilişinde başköşeye konulan fitilli lamba hafif ten bir is salarak yanma eylemini devam ettiriyordu. Evin yanı başındaki ahırda bulunan hayvanlar uzun uzun meleyerek veya böğürerek açlıklarını dile getiriyorlardı. Kasketinin önünü arkaya çevirmiş bir şekilde oturan Bekir emmi, bu içinden çıkılmaz olay karşısında çaresizce oturmaktan başka bir şey yapamıyordu.
Evin içinde sekiz baş horanta yiyecek ister, oynamak ister, en azından bir huzme nefes alabilecek hava isterdi. Kendinden vaz geçmişti Bekir emmi. Lakin Şu hayvanların ve çocukların bağrışları olmasa iyiydi.
On yıldan beri giydiği abisinin askerden getirmiş olduğu kalın pardösüyü sırtına geçirerek kapıya doğru yöneldi. Amacı birkaç parça hayvanların önüne ot atmaktı. Dışarıya çıkışıyla içeri kaçması bir oldu. Çünkü dışarda aşırı bir tipi, karla birlikte bütün çevreyi dövüyordu.
Geçen sonbahardan yaptıkları hazırlıklar içerisinden seçerek bir tarhana çorbası pişirmişti Asiye kadın. Koca bir sofrayı yere sererek seğene dökülen çorbayı on kişilik horanta kaşıklamaya başladı. Karnı doyan çocuklar birer birer en erken saatlerde yataklarına çekildiler.
Asiye kadın bütün bulaşıkları teker teker yıkamaya başladı. Bekir emmi elinde tesbihi mabushane koridorlarında holta atar gibi bir o yana bir bir bu yana yürümeye başladı.
Bu sırada Asiye kadının titrek sesi lambanın titrek ışıklarına karışarak kulaklarına çarptı.
---Bey dedi Asiye Kadın. Gitmek gerek buralardan zannımca. Çok zamanlar geçirdik böyle. Soğuk bir yana yokluk bir yana. Çocuklar mektep görmez oldu. Hayvanlar açlıktan kırıldı. Gel etme bey, kar erisin, bahar gelsin. Göçüp gidek buralardan dedi.
---- Bekir emmi kaşıdı kafasını birkaç defa. He ya dedi kız Asiye. Doğru dersin amma nasıl olacak bu iş . Burası bizim vatanımız. Terk edip nasıl gideceğiz ki!
----Giderik dedi Asiye Kadın. Sesi biraz daha gürleşmişti. Giderik ve aç kalmak, yoksul olmak, Bebecikler okurlar, adam olurlar bey dedi. Yüzü gülüverdi Asiye kadının.
Dört döndü etrafında Bekir emmi. Ama karısına dönerek
,---- Tamam, kız asiye dedi bu kışı çıkaralım söz sana göçüp gideceğiz buralardan, söz sana asiye kadın dedi. Ama günlerden bir gün iki çocukları soğuktan hasta oldular. İyice giydirdiler çocukları, sırtlarına aldılar ve şehire doğru yola çıktılar. Çetin doğa şartları ile mücadele ederek vardıkları şehir hastanesinde maalesef kaybettiler evlatlarını. Ellerinde çocuklarının ölüsü, az gidip, uz gidip vardılar evlerine. Bir köşeciğe mezarlar eştiler. Gömdüler evlatlarını.
Yıllar geçti, hiç göçemedi Bekir emmi ve Asiye kadın bu küçük yerleşim yerinden. Asiye Kadın bir daha sözünü etmedi gitmek fiilinin. Bekir Emmi bir daha dönüp bakmadı Şehire. Nasıl gideceklerdi sahi evlerinin yanı başında yatan evlatlarını bırakıp, Nasıl gideceklerdi sahi Doğa şartlarına karşı koyup.
Yine baştan başladılar yaşamaya. Yine yokluk ve yine soğuklar doldurdu meydanları. Yine köpek havlamaları yine hayvan melemeleri sarmaladı ortalığı.
Bekir emminin ağzından tek bir söz çıktı. ’coğrafya kaderimiz Asiye kadın, Bu yer bizim kaderimiz. Burada yaşayarak burada öleceğiz diyerek sırtladı koca saman kütlesini evinin yanındaki ahıra doğru hayvanları yemlemek üzere yönelip gitti.
Kayıt Tarihi : 16.11.2021 14:15:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Adnan Deniz](https://www.antoloji.com/i/siir/2021/11/16/bir-kis-hikayesi-3.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!