Bir kent ki; ücrasında sızlar nefretle e ...

Adem Yıldırım
120

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Bir kent ki; ücrasında sızlar nefretle eş duygular... (deneme)

Yelkenleri yıkılmış,dümeni kırık, batmak üzere olan bir kentin en tenha mavisindeyim gecenin bir yarısı. Her köşesini öfkeyle dönüyor,en ücrasında bile nefret soluyorum.
Kimse kalmamış,sokaklar bomboş,bütün sevdalar terk etmiş,sönmüş bütün ışıklar.Karanlık kaldırımlar duymuyor çığlıklarımı, öfkemden bütün kelimeleri katledip gömüyorum birer ikişer kara deliklere, en çılgın dalgalar şahit oluyor cinayetlerime ve nefretim taşıp karıştıkça kumlara azgın mavi bile kirleniyor kıyıya her vurduğunda.

Öğütler veriyorum geceye,aslında ağıtlar yakıyorum geçmişime ve katledeceğim kelimeleri süslüyorum keşkeler ile, o kadar çok var ki kelimeler tükeniyor,keşkeler bitmiyor. Yeni farkına varıyorum geçmişle ne kadar oyalandığımın, dost bildiğim ama olmayan yalnızlığın peşinde koşmakla ne kadar da zaman harcamışım.
Boşuna harcamışım.
Boşuna hırpalamışım bu yüreği.
Boşuna yaşanmışlıklardan kesip biriktirmişin anı küpürlerini, yeni anlıyorum boş şeylerle zaman harcarken hayata geç kaldığımı, ufacık bir hiç için boşuna çırpındığımı.

Sorular var ömrümü tüketen.
Bu bir son mu?
Yoksa başlangıç mı?
Son ise; bu sonu hak edecek ne yaptım?
Hangi günahımın bedeli bu?
Kaderim mi yoksa?
Başlangıçsa; böyle başlangıcın devamı nasıl sonu nasıl olur?
Gitmeli miyim, artık sıkıldığım bu yeri terk mi etmeliyim? Yoksa,kalıp batmalı mıyım nefretimle kirlettiğim mavinin derinlerine…

Bu gün; son dediğim gün, hayata geç kaldığımın farkına vardığım an ne kadar saf ve sefil olduğumu anladım. Hiçbir şey bilmiyormuşum meğer, bildiklerim ise hep yalanmış.Bir zamanlar yalanların yüreğimi okşadığı bu yerde şimdi gerçekler tokat gibi patlıyor yüzüme,sevdalar bu yüzden terk etmiş bu kenti demek.Sevdayla yalan bir arada yaşamış; gerçeklerin istilasıyla sevdalar da muhacir edilmiş.

Ne kadar körmüşüm, okşandığını sandığım yüreğim jilet kesikleri alıyormuş da anlamıyormuşum.Şimdi gerçeklerin bastığı tuzla kesiklerim sızlarken ışığım da sönüyor bu izbe kentte. Ama gidemiyorum, bir türlü terk edemiyorum batacağımı bildiğim halde, elimi kolumu bağlayanlar,beni bu kentte tutan bir şeyler var. Kopamıyorum…

Kurtulur muyum bu ağlardan?
Akıllanır mıyım?
Uzak durabilir miyim bu kentten? Kurtulamazsam yalanlarla çevrili bu yerde aldığım yaralarla ben de yalan olur muyum?

15 / 12 / 2010 Erzincan

Adem Yıldırım
Kayıt Tarihi : 22.12.2010 11:45:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Fatma Avcı
    Fatma Avcı

    ağa takılmış balığın son çırpınaşlarıydı sanki ölümle yaşam arasında. derin mavilerin eksiklği idi yaşadıklarım ve belkide yaşayamadıklarım.... kutlarım mavi...10 ant..

    Cevap Yaz
  • Zeynep Nilgün Gökçeöz
    Zeynep Nilgün Gökçeöz

    Bence, yüreğindeki gücü hissederek onurlu bir şekilde bu şehirde hem güneşin doğuşunu hem batışını seyredeceksin..Herşeye rağmen diyerek gülümseyeceksin ve umuda mutlaka tutunacaksın...Böyle anladım bu denemeyi okuyunca. Bu bölüm duygusal yön...

    Diğer taraftan bakınca yumuşacık geçişler var duygu aralarından satırlara. Anlatım dikkat çekici, ifadeler insanı sıkmıyor. Hem okudum hem dinledim...Sevdim yani.)

    Yüreğine, emeğine sağlık olsun gizemlim.

    Cevap Yaz
  • Necla Argüz
    Necla Argüz

    Çok güzel bir anlatım.Begeniyle okudum.
    Kutlarım şairi. sayfada sevgi ve selamlarımı bırakıyorum
    ant.10

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (3)

Adem Yıldırım