Bir Kayığa Biner Geceleri Şiiri - Gülten ...

Gülten Akın
62

ŞİİR


273

TAKİPÇİ

Bir Kayığa Biner Geceleri

Tadını, yağmura duygulanmanın
Paylaşır kuşlarla biri gizlice
Gülmesini tutamamış bir sincap
Sallanır utanç bahçesinde

Yalnız atlar yıkılır düzlerde suya özlemlerinden
Bir ben miyim yalnızlığa yeni
..........
..........

Gülten Akın
Kayıt Tarihi : 12.5.2001 20:39:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Buğu Duyusu
    Buğu Duyusu

    Yalnız atlar yıkılır düzlerde suya özlemlerinden
    Bir ben miyim yalnızlığa yenilen, sen, sen, sen

    Cevap Yaz
  • Onur Bilge
    Onur Bilge

    (Bu şiir, diğer şiirleri gibi değil. Akıcı ve şiir gibi şiir değil. Fakat severim Gülten AKIN'ı. FEMİNA bir şaheser! Bu şiirinde de üslup çok bozuk, şekil berbat ama yine de içeriğinde dişe dokunur bir şeyler var.

    Allah affetsin onu. Çektiklerine saysın İnşallah! Cennetiyle Cemaliyle şereflendirsin! ÂMİN!..)

    Bir Kayığa Biner Geceleri


    Tadını, yağmura duygulanmanın
    Paylaşır kuşlarla biri gizlice
    Gülmesini tutamamış bir sincap
    Sallanır utanç bahçesinde

    Yalnız atlar yıkılır düzlerde suya özlemlerinden
    Bir ben miyim yalnızlığa yenilen, sen, sen, sen

    Uzun sokakların ucunda evleri
    İlk denemelerden geri dönülmüştür
    İtildikçe, içe durduğu bilinen
    Bazı dostları yitirmeye gidilir

    Yalnız atlar yıkılır düzlerde suya özlemlerinden
    Bir ben miyim yalnızlığa yenilen, sen, sen, sen

    Bir kayığa biner geceleri
    Sığlıkta o kadın tek başına
    Dua biçiminde inceltir korkuyu
    Sunar içtenliksiz, tanrısına

    Yalnız atlar yıkılır düzlerde suya özlemlerinden
    Bir ben miyim yalnızlığa yenilen, sen, sen, sen

    Gülten Akın


    YILKI ATI


    Bir yılbaşı sabahı… Sessizce bakıyorum pencereden dışarıya… Sessizce akıyorum. Bugün bir başka duygulandırdı beni yalnızlığım. O buruk tadını gizlice pervaza konan yalnız kuşlarla paylaşıyorum yalnız.

    Acı acı gülümsemekten kendimi alamıyorum. Halime gülen o sorumsuz, o avare sincap, yaşadığı hayattan utanması gerekirken, daldan dala atmakta, o bucakta bu kucakta sallanıp durmakta…

    Yalnızım… Yıldızlar kadar yalnız… Yalnız atların suya hasret kaldıkları gibi susuyorum ona! Taşıdıkları yükün ağırlığından yokuşta yıkılan atlar gibiyim, hasretten… Hasret yükünden mecalim kalmamış. Dermanı kesilmiş bükülen dizlerimin, düz yolda yıkılıyorum. O kendi davasında, kendi havasında… Ben, iniltimi bir kendim işitmekteyim. Bir ben miyim yalnızlığa yenik düşen! Herkes aynı dertten muzdarip, aslında… Ben, sen, o… Biz, siz, onlar… Kalabalıklar içinde bile…

    Kimsesizliğin dibine vurunca, kendi kendime konuşmaktan iyice bunalınca uzakta da olsa bir akrabaya, bir arkadaşa, bir dosta gitmek isterim. O kadar yola katlanırım. Çoğunun çok uzaktadır evleri. Uzun yalnızlıkların ucunda onlara ulaşırım. Onlarla konuşmak, dertleşmek, kaynaşmak, yaramı sarmak isterim ama olmaz. Eskisinden bin beter geri dönerim, fakirhaneme. El elin ölüsüne ağıt yakmaz. El elin derdiyle dertlenmez. Acısına ağlamaz. El elin eşeğini türkü söyleye söyleye arar. Ne kadar itici bir hal alırlar! Gittiğime gideceğime pişman olurum. Yüreğime oturur dedikleri. Halleri ruhuma sıkıntı verir. İçime atarım, içime kapanırım ve dost defterinden silerim onları. Sanki dostlarım sandığım bu kişileri kaybetmek için ziyaret etmişim!

    Ona giderim, dağlar ovalar aşarak. Ona koşarcasına… Ona heyecan içinde… “Seni ne kadar özledim, bilemezsin!..” demek için… Sarılmak, bağrıma basmak, dinmek bilmez hasretimi bir süreliğine olsun dindirebilmek için… Uzadıkça uzar yollar… Kıvrıldıkça kıvrılır, bükülür de bükülür… İçim pır pır… Yüreğim kanat kanat… Kalbim, ciğerlerimin arasından sökülür!

    Soğuk bir karşılama… Duygusuz bir bakış… Sevgisiz bir yaklaşım… Gittiğime gideceğime bin kere bin pişman dönerim geriye… Geriye… Yalnızlığıma… Issızlığıma…

    Yalnız atların suya özlemlerinden düz yollarda yıkıldıkları gibi yıkılırım! Yıkılırım sevgisizlikten, ilgisizlikten… Yüreğime yüklenen hasret yükünden… Yamaca sarmadan daha… Yokuşa vurmadan… Islak tuz yüklü fukara eşeği gibi, düz yolda… Düz yolda, sevgisizlikten… Kimsesizlikten… Onsuzluktan… Onma bilmez yaralarım sızlar. Biz, hepimiz yalnızlar değil miyiz, aslında? Bir ben miyim yalnızlığa yenilen, bu hale gelen? Ya siz? Ya sizler? Sizler de kimsesizler değimlisiniz?

    Sanki bir kayığa binerim sanki geceleri… Seccademin üstüne diz çöküp oturduğumda. Ağır ağır çekerek kürekleri, o sığlıkta yol almaya başlarım, tek başıma… Namaz kılarım, her gece… Sessizce zikrederim hece hece... Dualarla dağıtmaya çalışırım korkularımı. İçtenlikle olmasa, olamasa da dileklerimi sunarım birer birer Allah’ıma…

    Seccadem bir kayık olur, gecenin denizinde… Yavaş yavaş kürek çekerim karanlığında gökyüzünün… Yıldız yıldız gezerim. Niyazlar ederim, iki gözüm iki çeşme… İçimde yalnızlığın buruk sızısı, içimde ölümün korkusu… Samimice olmasa da çaresizce, onları yakarışlarımla aşmaya çalışırım. “Tanrım! Ne olur Tanrım!..”diye diye…

    Yalnız atlar gibiyim, suya hasret! Yalnız atlar gibi, kendi haline bırakılmış. Kırlara salınıverilmiş, dağlara sürülevirilmiş… Yalnızlıkların dibine düşmüşüm! Özlemlerin ta içine…

    Yapayalnız… Kimsesiz… Aşka aç sevgiye muhtaç:.. Kullanılıp tüketilen bir yılkı atı… Kimsesizliğe terk edilen… Yalnızlığa, ıssızlığa sürülen… Daha dağların yamaçlarına varmadan kesilir dermaım!

    Bir ben miyim aşka aç, sevgiye muhtaç kalan? Bir ben miyim bir başına bırakılan, kaderine terk edilen, yalnızlığına yenilen?

    Hepimiz birer yalnız değil miyiz bizler? Ya yılkı ya da yılkı adayı…

    Ben, sen, o… Biz siz onlar…

    Şimdi değilse de sonra ama…

    Bir gün mutlaka…

    ***

    Onur BİLGE

    Cevap Yaz
  • Nazır Çiftçi
    Nazır Çiftçi

    şiir, Şairin aynasıdır.Şair; çok kapalı bir mizahla çok şeyler anlatıyor.severek okudum. rahmet dilerim.

    Cevap Yaz
  • Gülbiyaz Alacatlı
    Gülbiyaz Alacatlı

    Okumakta o kadar zorlandım ki günün şiirini, şiir serbest tarzda da yazılsa akıcılığı olmalı, kayıp gitmeli sözcükler. Sadece şu kısmını beğendim.
    Bir kayığa biner geceleri
    Sığlıkta o kadın tek başına
    Dua biçiminde inceltir korkuyu
    Sunar içtenliksiz, tanrısına. Günün şiiri olmaya ne kadar layık bilemeyeceğim.

    Cevap Yaz
  • Hüseyin Demircan
    Hüseyin Demircan

    sayiremiz ne anlatmaya caba sarf ediyor tam bilemiyoruz..
    belki kus sevgisi at sevgisi asilamaya cabaliyor

    tanrinin icten samimi olmadigindan mi muzdarip..

    yoksa slklntilari temelinde yalnizligi mi var

    o halde nicin dua ediyor tanriya korku inceltsin diyemi

    korku paranoyakca bi korku mu

    kestirmek guc

    bizi niye ortak ediyor bu buhranlara

    sairlik bu mu

    negatif enerji yayma insanin keyfi kacirma mi

    umut ile girmistik yeni yila

    fuzuli ile ugurladik gevheri ile karsiladik

    kuzu pirzola sonrasi yenilen
    firin muhallebi ustune

    bu at mi it mi iskembesi ile isirgan otundan yapilma izlenimi veren

    laf salatasi ne simdi

    yasiyorsada gani rahmet dilerim

    google da bakip arastirmiyorum

    olurda mefta ise arkasindan kotu konusmayim diye meth edip

    su gariban turk okuruna ihanet etmeyim

    terazinin topuz saga sola oynamasin diye

    yasiyorsada gani rahmet oldu ise de

    gozumde mefta olmustur saygilar..

    tadini yagmura duygulanmanin

    dizesini okuyunca sair olmadigini anlayip

    turk okuru hatirina devam ettim

    kuslarla gizlice paylasirmis

    allaaam yaa ne gunlere kaldik

    sincap gulmesini tutamiyormus

    okuru boyle saf bulup kimler gulmesini tutamiyor bilemiyoruz

    gulsunler bakalim..

    ceviz yemis saf okur bulmus sincaplar..

    bende hile hurda yok

    mihenge de surmuyorum boyle yaziyi..

    ele alinca belli hafifliginden..

    altin olsa ondokuz nokta uctur yogunluk..

    bu saman bile degil cok hafif..

    metal olsa aliminyum teneke tup olur..
    tenike efez tenike kola felan hafif aliminyumdan..

    saygilar

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (7)

Gülten Akın