Tadını, yağmura duygulanmanın
Paylaşır kuşlarla biri gizlice
Gülmesini tutamamış bir sincap
Sallanır utanç bahçesinde
Yalnız atlar yıkılır düzlerde suya özlemlerinden
Bir ben miyim yalnızlığa yeni
..........
..........
Kayıt Tarihi : 12.5.2001 20:39:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bir ben miyim yalnızlığa yenilen, sen, sen, sen
Allah affetsin onu. Çektiklerine saysın İnşallah! Cennetiyle Cemaliyle şereflendirsin! ÂMİN!..)
Bir Kayığa Biner Geceleri
Tadını, yağmura duygulanmanın
Paylaşır kuşlarla biri gizlice
Gülmesini tutamamış bir sincap
Sallanır utanç bahçesinde
Yalnız atlar yıkılır düzlerde suya özlemlerinden
Bir ben miyim yalnızlığa yenilen, sen, sen, sen
Uzun sokakların ucunda evleri
İlk denemelerden geri dönülmüştür
İtildikçe, içe durduğu bilinen
Bazı dostları yitirmeye gidilir
Yalnız atlar yıkılır düzlerde suya özlemlerinden
Bir ben miyim yalnızlığa yenilen, sen, sen, sen
Bir kayığa biner geceleri
Sığlıkta o kadın tek başına
Dua biçiminde inceltir korkuyu
Sunar içtenliksiz, tanrısına
Yalnız atlar yıkılır düzlerde suya özlemlerinden
Bir ben miyim yalnızlığa yenilen, sen, sen, sen
Gülten Akın
YILKI ATI
Bir yılbaşı sabahı… Sessizce bakıyorum pencereden dışarıya… Sessizce akıyorum. Bugün bir başka duygulandırdı beni yalnızlığım. O buruk tadını gizlice pervaza konan yalnız kuşlarla paylaşıyorum yalnız.
Acı acı gülümsemekten kendimi alamıyorum. Halime gülen o sorumsuz, o avare sincap, yaşadığı hayattan utanması gerekirken, daldan dala atmakta, o bucakta bu kucakta sallanıp durmakta…
Yalnızım… Yıldızlar kadar yalnız… Yalnız atların suya hasret kaldıkları gibi susuyorum ona! Taşıdıkları yükün ağırlığından yokuşta yıkılan atlar gibiyim, hasretten… Hasret yükünden mecalim kalmamış. Dermanı kesilmiş bükülen dizlerimin, düz yolda yıkılıyorum. O kendi davasında, kendi havasında… Ben, iniltimi bir kendim işitmekteyim. Bir ben miyim yalnızlığa yenik düşen! Herkes aynı dertten muzdarip, aslında… Ben, sen, o… Biz, siz, onlar… Kalabalıklar içinde bile…
Kimsesizliğin dibine vurunca, kendi kendime konuşmaktan iyice bunalınca uzakta da olsa bir akrabaya, bir arkadaşa, bir dosta gitmek isterim. O kadar yola katlanırım. Çoğunun çok uzaktadır evleri. Uzun yalnızlıkların ucunda onlara ulaşırım. Onlarla konuşmak, dertleşmek, kaynaşmak, yaramı sarmak isterim ama olmaz. Eskisinden bin beter geri dönerim, fakirhaneme. El elin ölüsüne ağıt yakmaz. El elin derdiyle dertlenmez. Acısına ağlamaz. El elin eşeğini türkü söyleye söyleye arar. Ne kadar itici bir hal alırlar! Gittiğime gideceğime pişman olurum. Yüreğime oturur dedikleri. Halleri ruhuma sıkıntı verir. İçime atarım, içime kapanırım ve dost defterinden silerim onları. Sanki dostlarım sandığım bu kişileri kaybetmek için ziyaret etmişim!
Ona giderim, dağlar ovalar aşarak. Ona koşarcasına… Ona heyecan içinde… “Seni ne kadar özledim, bilemezsin!..” demek için… Sarılmak, bağrıma basmak, dinmek bilmez hasretimi bir süreliğine olsun dindirebilmek için… Uzadıkça uzar yollar… Kıvrıldıkça kıvrılır, bükülür de bükülür… İçim pır pır… Yüreğim kanat kanat… Kalbim, ciğerlerimin arasından sökülür!
Soğuk bir karşılama… Duygusuz bir bakış… Sevgisiz bir yaklaşım… Gittiğime gideceğime bin kere bin pişman dönerim geriye… Geriye… Yalnızlığıma… Issızlığıma…
Yalnız atların suya özlemlerinden düz yollarda yıkıldıkları gibi yıkılırım! Yıkılırım sevgisizlikten, ilgisizlikten… Yüreğime yüklenen hasret yükünden… Yamaca sarmadan daha… Yokuşa vurmadan… Islak tuz yüklü fukara eşeği gibi, düz yolda… Düz yolda, sevgisizlikten… Kimsesizlikten… Onsuzluktan… Onma bilmez yaralarım sızlar. Biz, hepimiz yalnızlar değil miyiz, aslında? Bir ben miyim yalnızlığa yenilen, bu hale gelen? Ya siz? Ya sizler? Sizler de kimsesizler değimlisiniz?
Sanki bir kayığa binerim sanki geceleri… Seccademin üstüne diz çöküp oturduğumda. Ağır ağır çekerek kürekleri, o sığlıkta yol almaya başlarım, tek başıma… Namaz kılarım, her gece… Sessizce zikrederim hece hece... Dualarla dağıtmaya çalışırım korkularımı. İçtenlikle olmasa, olamasa da dileklerimi sunarım birer birer Allah’ıma…
Seccadem bir kayık olur, gecenin denizinde… Yavaş yavaş kürek çekerim karanlığında gökyüzünün… Yıldız yıldız gezerim. Niyazlar ederim, iki gözüm iki çeşme… İçimde yalnızlığın buruk sızısı, içimde ölümün korkusu… Samimice olmasa da çaresizce, onları yakarışlarımla aşmaya çalışırım. “Tanrım! Ne olur Tanrım!..”diye diye…
Yalnız atlar gibiyim, suya hasret! Yalnız atlar gibi, kendi haline bırakılmış. Kırlara salınıverilmiş, dağlara sürülevirilmiş… Yalnızlıkların dibine düşmüşüm! Özlemlerin ta içine…
Yapayalnız… Kimsesiz… Aşka aç sevgiye muhtaç:.. Kullanılıp tüketilen bir yılkı atı… Kimsesizliğe terk edilen… Yalnızlığa, ıssızlığa sürülen… Daha dağların yamaçlarına varmadan kesilir dermaım!
Bir ben miyim aşka aç, sevgiye muhtaç kalan? Bir ben miyim bir başına bırakılan, kaderine terk edilen, yalnızlığına yenilen?
Hepimiz birer yalnız değil miyiz bizler? Ya yılkı ya da yılkı adayı…
Ben, sen, o… Biz siz onlar…
Şimdi değilse de sonra ama…
Bir gün mutlaka…
***
Onur BİLGE
Bir kayığa biner geceleri
Sığlıkta o kadın tek başına
Dua biçiminde inceltir korkuyu
Sunar içtenliksiz, tanrısına. Günün şiiri olmaya ne kadar layık bilemeyeceğim.
belki kus sevgisi at sevgisi asilamaya cabaliyor
tanrinin icten samimi olmadigindan mi muzdarip..
yoksa slklntilari temelinde yalnizligi mi var
o halde nicin dua ediyor tanriya korku inceltsin diyemi
korku paranoyakca bi korku mu
kestirmek guc
bizi niye ortak ediyor bu buhranlara
sairlik bu mu
negatif enerji yayma insanin keyfi kacirma mi
umut ile girmistik yeni yila
fuzuli ile ugurladik gevheri ile karsiladik
kuzu pirzola sonrasi yenilen
firin muhallebi ustune
bu at mi it mi iskembesi ile isirgan otundan yapilma izlenimi veren
laf salatasi ne simdi
yasiyorsada gani rahmet dilerim
google da bakip arastirmiyorum
olurda mefta ise arkasindan kotu konusmayim diye meth edip
su gariban turk okuruna ihanet etmeyim
terazinin topuz saga sola oynamasin diye
yasiyorsada gani rahmet oldu ise de
gozumde mefta olmustur saygilar..
tadini yagmura duygulanmanin
dizesini okuyunca sair olmadigini anlayip
turk okuru hatirina devam ettim
kuslarla gizlice paylasirmis
allaaam yaa ne gunlere kaldik
sincap gulmesini tutamiyormus
okuru boyle saf bulup kimler gulmesini tutamiyor bilemiyoruz
gulsunler bakalim..
ceviz yemis saf okur bulmus sincaplar..
bende hile hurda yok
mihenge de surmuyorum boyle yaziyi..
ele alinca belli hafifliginden..
altin olsa ondokuz nokta uctur yogunluk..
bu saman bile degil cok hafif..
metal olsa aliminyum teneke tup olur..
tenike efez tenike kola felan hafif aliminyumdan..
saygilar
TÜM YORUMLAR (7)