Bir Kartpostal Şehr-i İstanbul Şiiri - Y ...

Aydın Aktay
85

ŞİİR


2

TAKİPÇİ

“İnsanların sizinle ne kadar az ilgilendiklerini bilseydiniz, onlar için gösterdiğiniz tüm çabaların ne kadar gereksiz olduğunu anlardınız.”
Diyordu okuduğum bir kitapta ismini hatırlamadığım birisi…
Fakat yaşam koşuşturması içinde, içine girilen ortamlar, diyalog kurulan insanlar ve bu yüzden takınılması gerektiği düşünülen tavırlar insana aslında çok da tanıdık gelen bu düşünceyi unutturuveriyor bir anda. Ve sahte bir surat takınarak, bizim olmayan davranışlar ve fikirlerle beraber yürümeye başlarız. “Bu ruha bu beden, bu bede bu ruh ters…” durumlarını yaşarız, adeta. Giydiğimiz onca elbise içinden, taktığımız bunca maske arasından kendimizi bir daha ulamamacasına kaybederiz. Bizim olanı, biz olanı aramakla geçer bunda sonraki ömrümüz. Ve kaybolmak hissi, terk etmeyen tek sevgilimiz bizim…
Bu duyguları yoğunlukla yaşadığım yerler oldu benim için, gittiğim ilk büyük şehirler; İstanbul, Ankara, İzmir ve Sakarya gibi….
Sözgelimi bindiğim bir otobüste ilk zamanlar yadırganmayacak bir oturuş şekli, insanlarla kurulacak ilişkilerin sınırları hep düşündürtürdü beni. Girdiğim, kapalı bir mekanda oturanların beni beklediklerini ve herbir çift gözün beni izlediğini düşünürdüm.
O zaman maskeleri olanca hızla takacak manevra kabiliyetim de gelişmemişti. Psikolojiden öğrendiklerim sonradan imdadıma yetişecekti. Savunma mekanizmaları gittikçe hayatımın bir parçası ve onu kolaylaştıran dostları oldular. Kah pollyanna’ydım kah mantığa bürüyen, eşekten düşüşünü “zaten inecektim”’lerle açıklayan bir tuhaf olup çıkmıştım.
Ve İstanbul şehri, hayallerim genişledikçe Siirt’i gözlerimde un ufak eden kartpostalların vazgeçilmez manzarası. Böyle bir şehir vardı ve ben ona siyah-beyaz kutunun ekseriyetle Türk Filmlerinde rastlardım. Ve en çok kartpostallarda..

Tamamını Oku
  • Tülin Cunbut
    Tülin Cunbut 11.08.2006 - 14:17

    tebrikler

    Cevap Yaz

Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta