Bir Kardelen hikayesi (kardelenin kalbin ...

Bir Kardelen hikayesi (kardelenin kalbine yolculuk)

Seninle küçük bir yolculuğa çıkalım, bir hikayeye düşelim mi ne dersin?
Bakalım bu hikayenin neresinde, hangi evresinde kendimizi bulacağız?

Bir dağ hayal edelim, sarp yokuşları, dik yamaçları olan bir dağ.
Bu dağ ki zeynebin hayat yolculuğunun temsili bir örneği.
Eteğinin ucunda yemyeşil çimenler, envai çeşit kırçiçekleri, hemen yanıbaşında bir şelale.
Büyüleyici sesiyle toprakla kavuşuyor, kar beyazı köpükleriyle kıvrıla kıvrıla yol alırken yeni hayatlarda can buluyor.
Az ileride boy vermiş salkım söğütler nazlı nazlı süzülüyor.
Etrafında papatyalar ve ahenkle uçuşan kelebeklere dalmışken gözümüz, birden ortalıkta bir kız çocuğu beliriyor.
Ay yüzlü, kara gözlü, simsiyah kıvır kıvır saçlarıyla ordan oraya koşturan, kuşlarla birlikte şarkılar söyleyen, dışardaki dünyadan, kendisini bekleyen zorlu, çetrefilli yıllardan bîhaber saf tertemiz bir kız çocuğu.

O büyümeyecek ve hep burada zamanın bu evresinde, kendi cennetinde yaşayacak.
Ama Zeynep büyüyecek...
Attığı her adımda farklı bir zamanda, farklı boyutlarda belki mutlu, belki üzgün, belki kırgın kişilikler bırakarak hayat yoluna devam edecek.

Bu hikaye Zeynebin zorlu hayat yolculuğu ve sen bu yolda attığın her adımda farklı bir zamanda yolculuk ederken başka başka hayatlar bulacaksın Zeynep'ten.
Belki güzelliklere belki acılara şahit olacaksın.
........
Şelalenin büyüleyici güzelliğini istemiyerek ardımızda bırakıp yukarı doğru ilerlerliyoruz.
Hafiften esen rüzgar ve kavak ağaçlarının hışırtısı eşliğinde yol alıyoruz.
Her yer pembe beyaz dağ gülleri, çiçek açmış meneviş ağaçları, kırmızı toprak ve kayaların arasından boy vermiş sarı, beyaz, mor kır çiçekleri ve her adımda bizi bizden alan kekik kokuları.
Allahım ne harika bir yer, "keşke hayatın her evresinde böyle bir cennette yaşam olsa."

Bir hayli yol aldıktan sonra ileride küçük kerpiçten bir ev karşılıyor bizi.
Pencerede tebessümü yüzünde donmuş, camdan dışarıyı izleyen masum bir çocuk yüzü.
- Hayat ne çabuk büyütmüş onu, sırtında ne ağır yükler taşıyor.
- Oysa o dalmış gitmiş, pembe hayaller kuruyor, dünya denilen yerde cenneti arıyor, halbuki cennet kendi içinde bilmiyor.
O her şeyden habersiz düşler ülkesinde uyuyadursun biz yolumuza devam edelim, birkaç yıl ileriye gidelim.

Durmuyor devam ediyoruz
Tırmandıkca hava biraz daha serinliyor.
Biz yürüyoruz bir nağme bize eşlik ediyor.
Zeynep sesini rüzgâra bırakmış şarkılar söylüyor.

"Mademki bu gece ayrılacağız
İstemem bir daha güneş doğmasın
Madem ki son defa sarılacağız
Gizle Gözyaşını gören olmasın

Nasıl unuturum sevdiğim seni
Ölüme götürür hasretin beni
Islak mendilini yırtık resmini
Geri al sevgilim bende kalmasın"
-------
Birden bir yağmur başlıyor
- "Ama ama bu yağmur neden ılık yağıyor?
- Yağmur değil ki bu üzerimize yağan, Zeynebin gözyaşları"...

- Kimse umursamıyor zeynebi, kimse sormuyor!
- Zeynep neden ağlıyor???
- !!!!!
Yutkunuyor, susuyoruz.
Ruhumuzu saran kara bulutlardan sıyrılmaya çalışarak devam ediyoruz.
İlerledikçe daha zorlaşıyor yolculuk tırmandıkça hava soğuyor, sertleşiyor.
Yürüyor..... yürüyoruz...
İlerledikçe üşüyoruz ama devam etmek zorundayız.
Yola koyulduk bir kere hikayenin sonunu görmeden dönmek yokk.
Ayaklarımız ıslak üşüyor.
Acı bir ayaz sarıyor bedenimizi, soğuk kemiklerimize kadar işliyor
Sanırım yolculuğun en sert kışını yaşıyoruz.
Kar yağıyor, fırtına esiyor, göz gözü görmüyor ama Kardelen (Zeynep) direniyor.
Umudunu yitirmeden inatla savaşıyor hayatla.
Yılmıyor Kardelen...
Acılarla yoğrulmuş bir hayatta, gam ile dem tutmuş yüreği pes etmiyor.
Rüzgarlarla söyleşiyor, bulutlarla dertleşiyor.
Tükenmeyen sabrı, cesareti, gücü güneşi bile imrendiriyor.
Ne zaman umutsuzluğa düşse,
İçindeki hapsolmuş o küçük kız tutuyor elinden.
Gözyaşlarını siliyor, avutuyor onu, teselli ediyor.
Alıp götürüyor onu saklı cennetine.
Rengarenk çiçekleri, arıları kelebekleri, gökyüzünü gösteriyor.
- "Yaşama sevincini yitirme" diyor Kardelene.
- "Ben senin içindeyim, görmüş olduğun bu cennette senin içinde.
- Ne çiçeklerini soldur, ne de beni öldür.
- Şunu sakın unutma; her şey senin elinde.
- Henüz hiç birşey için geç değil.
- Sarıl bize, sarıl kendine"...

Zorlu, meşakkatli bir yolculuk.
Çok üşüsekte biraz daha tırmanınca gördük ki kar bitti.
"Kırmızıydı toprak, neden simsiyah oldu ki?"
Merakımıza yenik düştük ilerliyoruz ki kapkara sert kayalar karşılıyor bizi.
Hava ısındımı ne artık üşümüyoruz.
Ne var bu yolun sonunda, ne bekliyor daha bizi?
Sanki bir güç kendine hızla çekiyor bizi, duramıyoruz.
Terliyoruz, zorlanıyoruz korkuyoruz artık dönmek istiyoruz ama ne mümkün.

Birden bir volkanın eşiğinde buluyoruz kendimizi.
- "Yanmış bu volkan hayli zaman
- İçin için yanmış ama yakmamış etrafında hiç bir şeyi."
- "Bedeni kar ayazda donarken, yüreği yanmış kor ateşlerde.
- Ama yılmamış, usanmamış umut umut çiçek açmış Kardelen..."
Anlıyoruz ki Kardelenler inatçıdır, pes etmez, umut olur, güç verir Zeyneplere!

Kardelenin kalbine yolculuğumuz burada sona erdi.
Onu kendi hikayesinde, tüm yaşadıkları ve yaraları ile bırakıp geri dönüyoruz.

Uzun lafın kıssa'sı, bu bir yaşam hikayesi, ömrün çileli yıllarında, uzayan yollar gibi uzayıp giden.
Bu bir Kardelen hikayesi, bitmeyen umudun dalında, sabrı kendine yoldaş eyleyen...

17 ağustos 2022

Kader Kayal
Kayıt Tarihi : 5.7.2024 21:25:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Bu bir yaşam hikayesi, ömrün çileli yıllarında, uzayan yollar gibi uzayıp giden. Bu bir Kardelen hikayesi, bitmeyen umudun dalında, sabrı kendine yoldaş eyleyen...

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Mustafa Bay
    Mustafa Bay

    ""Hikaye içinde hikaye..."

    Hayatın kaç yüzü varsa
    O kadar,

    Uzun, dolambaçlı...

    Tebrikler Kader Hanım.

    Cevap Yaz
    Kader Kayal

    Mustafa Bay
    Teşekkür ederim efenim.
    Saygılar hürmetler.

  • Taylan Uzar
    Taylan Uzar

    Ne güzel bir hikaye dökülmüş epeydir durgun kaleminizden
    Her çocuk bir kardelen sevinci ve umudu haber eden

    dağlarına aşığım
    yastığım taş oldu
    döşeğim toprağı
    yorganım gökyüzüydü
    kar taneleri düşerdi üstümüze,
    sarma tütünüm yerine toprak kokusu içerdik
    memleket memleket
    derler ya yüksek sesle
    dönüp bir de sorsalar
    kırlarında kardelenler açmış mı?
    kırlarına bahar gelmiş mi ?
    … memleketimin

    Tebrik ve selamla, esenlikler olsun

    Cevap Yaz
    Kader Kayal

    Teşekkür ederim.
    Harika yorumunuza sayfamı onore ettiniz.
    Selamlar hürmetler.

TÜM YORUMLAR (4)

Kader Kayal