Yol…
Bazen bir kaçış, bazen bir kavuşma.
Ama bizim için tam ortasında bir mucizeydi.
Bir karavan, üç yürek.
Ben, sen ve küçücük kalbiyle bizi tamamlayan kızımız… Berfin.
Sabahın ilk ışıklarıyla uyandık o gün.
Berfin, minik elleriyle karavanın perdesini aralayıp "Anne! Güneş doğmuş!" diye seslendi.
Sen kahve yapıyordun.
Ben seni izliyordum.
Ve içimden hep şu geçiyordu:
“Allah’ım… iyi ki bu adam. İyi ki onunla yoldayım.”
İlk durağımız benim memleketimin gölü oldu.
Sen direksiyondaydın, ben sağ koltukta.
Berfin arkada pencereye yapışmış, gökyüzünü boyuyordu pastel boyalarıyla.
Kahkahaları karavanın içinde yankılanıyordu.
Bir ara bana döndün, “Ne güzel üçlü olduk değil mi?” dedin.
Gülümsedim.
O an gözüm doldu. Çünkü gerçekten, çok güzel üçlüydük.
Her durakta başka bir biz vardı.
Nemrut Dağı'nda günbatımını izledik.
Berfin senin omuzlarına çıktı, birlikte ufka baktınız.
“Baba,” dedi, “Bu manzara benim kalbimi gıdıklıyor.”
Sen başını çevirip bana baktın.
“Benimkini de…” dedin sessizce.
Ve o sessizlikte en çok sevdiğim şeyi duydum:
Beni sevdiğini… hâlâ, yeniden, yine.
Akşam olunca küçük ocakta yemek yaptık.
Ben dolma sardım, sen yanımda durup tadına baktın.
Berfin çadır lambasının altında eline kitap aldı, her kelimesini kekeleyerek okudu bize.
Ama en güzel cümleyi hikâyenin sonunda kurdu:
“Bu kitap bitsin istemiyorum, tıpkı bu yolculuk gibi…”
O gece karavanın tavanına battaniye serip yıldızları seyrettik.
Berfin ortada, biz iki yanındaydık.
Ellerimiz birbirine değdiğinde ne kadar şükrettiğimi bir bilsen…
Yol uzunmuş, zorluklar varmış, geçmişte kırıklar kalmış, ne fark ederdi ki?
Sen oradaydın.
Ve ben seni hep o hâlinle sevdim;
En suskun, en yorgun, en gerçek hâlinle.
Sabahları birlikte uyandık, geceleri birbirimize sarılıp uyuduk.
Bazen yollar bozuktu, bazen hava kapalıydı.
Ama seninle olan her yol, sonunda mutluluğa çıkan bir patikaydı benim için.
Ve şimdi…
Berfin uykuda, sen bana bakıyorsun o tanıdık bakışla.
Ben ise bu yazıyı gizlice yazıyorum, yol kenarında durduğumuz bir kamp alanında.
Çünkü bazı duygular konuşularak değil, yazılarak taşınır kalpten kalbe.
Ve ben bu satırlarla sana “iyi ki” diyorum.
İyi ki bizimleydin.
İyi ki biz oldun.
Ve iyi ki o karavana birlikte bindik, ömrü birlikte yola çevirdik.
…Ve ben bu satırlarla sana “iyi ki” diyorum.
İyi ki bizimleydin.
İyi ki biz oldun.
Ve iyi ki o karavana birlikte bindik, ömrü birlikte yola çevirdik.
Ertesi sabah Berfin kahvaltı masasının başında çizdiği resmi gösterdi:
Bir karavan, üç kalp, bir yol.
Altına titrek harflerle yazmıştı: “Ailem.”
O kâğıt şu an cüzdanımda, en kıymetli köşede saklı.
Çünkü seninle başlayan hikâyenin en güzel kanıtıydı.
O gün Mardin’e doğru yola çıktık.
Yollar kıvrılıyordu ama içimiz dümdüzdü, çünkü birbirimize doğru gidiyorduk.
Radyo açıktı.
Senin en sevdiğin parça çaldı…
Ben gözlerimi kapatıp dinledim.
Sen usulca elimi tuttun.
O an, zaman durdu sandım.
Sanki evrende sadece biz vardık.
Bir kadın, bir adam ve küçük bir melek…
Mardin sokaklarında el ele yürüdük.
Berfin aramızda zıplayarak “Siz hâlâ âşıksınız!” dedi gülerek.
Sen kahkahayla başını salladın.
Ben utanmış gibi yere baktım ama içimden dedim ki:
"Evet, hem de ilk günkü gibi…"
Bir gece Midyat’ta kaldık.
Sen yıldızlara bakarken bana döndün ve “Berfin büyüdüğünde bu yolculuğu hep hatırlayacak,” dedin.
Ben de “Bizim sevgimiz onun hafızasında hep güven gibi kalacak,” dedim.
Çünkü öyleydi.
Seninle olan sevgimiz bir çocuğa bile umut gibi yansıyordu.
Bazı akşamlarda geçmişten konuştuk.
Kırgınlıklarımızı, sustuklarımızı.
Sen “O zamanlar seni anlamakta çok zorlandım,” dedin.
Ben “O zamanlar sadece senin yanında kalmak istedim,” dedim.
Ve o konuşmalar bizi geçmişte takılı bırakmak yerine daha sıkı sarılmaya itti.
Çünkü aşk bazen sadece sevgi değil, affediştir de…
Berfin bir akşam uykudan uyanıp “Annem, babam… beni bırakmayın olur mu?” dedi.
Sen onu kucağına alıp, “Sana söz… Biz üçümüz bir elmanın üç dilimi gibiyiz,” dedin.
Ben o an içimden dua ettim:
Allah’ım, bu adamı kalbimden hiç eksiltme…
Zaman aktı. Günler geçti, yollar birbirini kovaladı.
Ama biz hâlâ aynıydık.
Seninle göz göze geldiğimde içim hâlâ ilk günkü gibi çarpıyordu.
Berfin’in kahkahası hâlâ içimizi titretiyordu.
Ve karavan, hâlâ bir evi değil… bir yuvayı taşıyordu peşinden.
Bir sabah, Karadeniz’in kıyısında durduk.
Sis dağılmıştı. Gökyüzü o kadar berraktı ki, içimizi bile temizlemişti sanki.
Sen çay demledin, ben Berfin’i saçlarından öptüm.
Ve kendi kendime dedim ki:
"İyi ki kalmayı seçmişim.
İyi ki gitmemişim o suskunluklara, kırgınlıklara.
Çünkü bu sevgi, ne suskunluğu hak ederdi, ne de yarım bırakılmayı…"
O akşam kamp ateşinin başında sen bana dönüp şu cümleyi fısıldadın:
“Seninle hep yolda kalmak istiyorum. İstersen hiç varmayalım bir yere…”
Ben de gözlerimi sana çevirip sadece şunu söyledim:
“Zaten vardığım yer sensin…”
Ve işte şimdi…
Yıllar sonra bu hikâyeyi yazarken o anı hatırlıyorum.
Karavanın camına düşen yağmur damlaları, sanki gökyüzü bile huzurla ağlıyor gibiydi.
Berfin uyuyordu.
Sen müzik açmıştın, gözlerin denize dalmıştı.
Ben seni yazıyordum.
Ve seninle her kelimede biraz daha çoğalıyordum.
Çünkü bazı yolculuklar hiçbir haritada yoktur…
Sadece kalpten kalbe gider.
Ve bazı insanlar, senin gibi…
Sadece sevilmez.
İnandıkça dua edilir, yandıkça sarılır, yaşandıkça şükredilir.
Biz işte tam da böyle bir masalız.
Bir karavan, bir aşk ve bir çocukla tamamlanan…
Ve bu hikâyenin sonu yok.
Çünkü sen varsa, yol hep devam eder…
Çünkü biz sadece bir aile değiliz,
Birbirinin duası olmuş üç ayrı kalp,
Birbirini tamamlayan üç renk, üç nefesiz…
Ben seni sevdikçe içim hep tamam,
Sen sustuğunda bile kalbinin içini duyar gibi oldum.
Berfin bize değil, sevgiye tanıklık ederek büyüdü.
Ve ben onun gözlerine her baktığımda,
“Sonsuz sevgi nedir?” sorusunun cevabını görüyorum.
Şimdi karavan yolun kenarında durmuş…
Ama biz hâlâ içimizde yürümeye devam ediyoruz.
Seninle, geçmişin yaralarını sarmış, geleceğe umutla bakan bir kadınım artık.
Ve bil ki berfinin temiz yürekli babası,
Eğer bu yolda bir daha kaybolursak,
Ben seni yine bulurum.
Çünkü kalbimin haritasında senin yerin hiç değişmedi.
Sadece bazen yorulduk… ama hiç bırakmadık.
Ve işte bu yüzden,
Bu hikâye bir yolculuk değil artık,
Bu hikâye “biz”iz.
Ve biz,
Her şeye rağmen hâlâ en güzel yerindeyiz…
(Daha uzun devamı vardı seni sıkmasın diye bu kadar gönderdim 2 gün önce yazmıştım, içimde seninle paylaşmak geldi okudukça anı yaşaman dileğiyle... Seni çok seven karın)🙈🥰🍀🍀🍀
Kalbi Kırık 3Kayıt Tarihi : 19.5.2025 11:21:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.