Bir kapıdan giriyorum.

Önde alabildiğina bir deniz okyanus
ardımda yanardağ

bir kıskaç mandallayan
ne ileri ne geri
heryer sınırlanmış
dikenli tellerle

önde dev mangal
içinde kor kor ateşler

ateşe düşmüş bir kelebek
ömrü az yarı yarıya yanmış olsa da
böyle de ölmemeli

uzatıp elimi çıkarsam yanacağım ben de
yanarsam yanayım
bile bile yanacağım
dalıp ateşin içine
tutuyorum sağ kanadından
bulaşıyor elime yaldızları
ve bakıyor bana bir iyne deliğinden

delik büyüyor büyüyor
devasa bir kapı açılıyor önümde
giriyorum kapıdan

ardımda bütün barajlar patlayıp
bırakıyor şehri sular altında
mutlu değilim hiç
bir ben
bir de kelebek kurtulduk

önümde uzanan göz alabildiğince
her yer mavi her yer yeşil

her yer papatyalanmış nergisler sümbüller
nazlı nazlı salınan iğde ağaçları çam kokuları

akarsular sakin akıyor
herşey ne kadar da durgun

ayaklarımda bir çizme dizlerime kadar
çizme kan içinde

ilerde bir topluluk
çigan müziği danseden insanlar
eteklerini savurmakta karmen
kırmızı gülümsüyor uzaktan

kastenyetler

yaşlı bilge yaklaşıyor yanıma
-Ne oldu gene,
feraha çıktın sanıyordum

ses yok
falcı ya

falıma bakmak istiyor bu da girizgahı

gördüklerim ne rüya
ne de çingene fal bakıyor

7/Kasım/2009/Bodrum