Zamanın başlangıcından beri süregelen bir şeydir iki cinsin birbirini tamamlaması. Farklı özellikleri olan iki insan. Eşref-i mahlukat demiştir Yaradan. Yaratılanların en şereflisi. Sonra da halifem demiştir insan oğlu için. Yani Yaradanın yeryüzündeki vekili. Yaradılış gayemizin ne olduğunu hiç düşünmeden, bize verilen yetki ve yetenekleri olumlu kanallara aktarmadan öylesine bir yaşam.
Çıkar çatışmalarının birinci sırada olduğu edepsizce bir bencillik kavgası. Konuşma edebi, kendini ifade etme edebi, oturma edebi, yürüme edebi ve herşeyden önce yaşama edebi. Edepsizliğin had safhaya çıktığı bir hayatın içinde nasıl yer kapabiliriz diye çılgıncasına yarışıyoruz.
Hangimizin bir insan kaybedecek kadar zengin olduğunu düşünebiliriz ki... Dikkatsiz, özensiz, saygısız, sevgisiz, düşüncesizce sarfedilen sözler... Adına dobralık, adına erkeklik, adına delikanlılık dediğimiz ne kaldı ki tüketmediğimiz? Adam gibi adam olmak... Nedense hep erkek cinsi için kullanıldığını kabul ederiz bunun.
Adam olmak=İnsan olmak...
Ah çekip de arkam sıra ağlar var
Bakarım bakarım sılam görünmez
Aramızda yıkılası dağlar var
Coşkun sular gibi akıp durulma
Yok kendine bakamaz, yok beceriksizdir, perişan olur hikayelerini geçelim lütfen. Bu kendmizi kandırmaktan başka bir şey olmadığı gibi yine bencillikten başka bir şey değildir. Çünkü erkekler kurulu düzenlerini bozmaya ve alışkanlıklarından vazgeçmeye cesaret edemediği için korkarlar boşanmaya.
Aslında kadın öyle ya da böyle ayakta durur bir şekilde. Bunlar gerçeklerdir ve taraf da tutmuyorum kesinlikle. Evli barklı adamlar, çoluk çocuk sahibi... Kalk sen karını aldat...
Aldatmanın hiç bir mazereti olamaz.
size A dan Z eye katılıyor ve şapka çıkarıyorum bu yazı kalem ve yürek önünde
ah ne yazık okumamış bile kimse bu anlamlı yazıyı
hem cinslerimiz bile ...AHHHH çok yazık
papatyalar yüreğinize Eylül hanım
müzeyyen başkır
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta