Bir kadın,
Oturmuş gecenin karanlığında...
Pencerenin önüne,
Gözleri boşluğa dalmış öylece,
Kim bilir akşamdan beri...
Kaç defa ısıttığı yemek masada.
Bir gölge geçse dikkat kesiliyor,
Acaba o mu geliyor?
Her gölge, uzaklaşan ayak sesiyle kayboluyor;
Her defasında kadın, biraz daha kahroluyor,
Kalkıyor, evin içinde dolanıyor,
Çocukların odasına giriyor.
“Ah be çocuğum,
Yineme üzerini açtın” diye söyleniyor.
Ev sessiz, gece sessiz,
Bir tek duvardaki saatin tıktıkları duyuluyor.
Kadın doğrulup, saate bakıyor.
“Yine gece yarısı oldu,” diyor
Pencerenin önüne gidip,
Etrafı kolaçan ediyor.
“Gelmek üzeredir herhalde” deyip
Yemeği, tekrar ısıtmaya koyuyor.
Acaba neredeydi kocası,
Ya bir kahvehanede okey oynuyordur,
Ya da meyhanede kafayı çekiyordur,
Bir akşamda eve erken gelse,
Bizimle beraber şu yemeği taze taze yese.
Kadın bunları düşünürken,
Yıllar öncesine gitti.
Ne çok sevmişti,
Ne hayallerle evlenmişti,
Birkaç mutlu yılın ardından,
Neden böyle olmuştu?
Hayallerini düşündü kadın,
Sonra yaşadıklarını.
Oysa fazla bir şey istememişti.
Sadece mutlu olmayı dilemişti.
Sonra gerçeklere döndü.
Bir ahhh çekip, yerinden kalktı.
“Unutmamalıyım, dedi yemeğin altını kapatmayı”
Elinde tencere, masaya doğru yürürken,
Oğlu “anne” diye seslendi,
Anlaşılan küçük beyim ihtiyaç saati geldi.
Çocuk yarı aralanık gözlerle kalkarken,
“Babam geldi” mi diye sordu?
Kadın ne cevap vereceğini bilemiyordu,
Uymadan önce, ne çok beklemişti babasını,
Zaten her akşam isterdi, kucağına almasını,
Nadir de olsa babasının olduğu akşamlarda,
Bayram havası estirirdi odada,
Daha bir iştahla yerlerdi yemeğini
Babası masada olduğunda,
Çocuk tekrar yatıp uyudu,
Kadının içi bir kez daha burkuldu.
“Neredesin be nerdesin,
Bizden kıymetlimi beraber vakit geçirdiklerin,
Çocuklarından değerli mi meyhanede içtiklerin,
Serseri arkadaşlarını görmeden, bir akşam duramıyorsun,
Peki bizleri, evini, hiç mi özlemiyorsun?
Evinden daha mı sıcak kahve köşeleri,
Senin için, daha mı değerli içki şişeleri? ”
Kadın doğruldu saate baktı,
Gece yarısını çoktan geçmişti,
Yemeğe baktı, tekrar soğumuştu,
Isıtmak için mutfağa giderken,
Kapının tıkırtısıyla irkildi!
Adam, nihayet eve gelmişti.
“Hoş geldin', dedi kadın, 'yemeğini şimdi ısıtıyorum”
Adam soğuk bir sesle:
“ Gerek yok, hemen yatıyorum.”
Kadın, elindeki tencereyi buzdolabına koyuyordu,
Gecenin ikisinde, gözleri buğulu,
Masayı topluyordu.
Kayıt Tarihi : 12.6.2008 19:29:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

namık cem
TÜM YORUMLAR (7)