İnsanlarda garip bir telaş...
Bir yere yetişmek veya varmak için koşuşturuyorlar ; suretlerini inceliyorum nefes nefese kalmışlar ; o telaşlari yüzlerinden okunuyor ; ben ise istasyonda öylece bekliyorum; sanki dünyayı unutmuşcasina sanki dünya denen gezegende yaşamıyormuşcasina iyi de diyorum kendime; dünyadaki yerim nedir ? Ben dünyayı unuttuysam dünya beni unutmadı mi ? Hâlâ bana borçlu olduğu şeyler yok muydu ? Kayıp gülüşlerimi nereye gömdü mesela ? Çıkarıp verse ya ! Gelse elime tutuştursa içi gülüşlerim olan küçük sandığı al bu senin dese ! Zaten senindi benim hiç olmadı ki ben senden çaldım onu dese yüzünde biraz mahcubiyetle ...
İtiraf etse bana herşeyi sonra da çekip gitse yanı başımdan! Bugünlerde yüzümde emanet gibi duruyor bütün gülüşlerim biliyor musun ki...
Hiç eski bende durduğu gibi durmuyor ; yaraşmiyor anlar mısın bunu bilmem .
Varmış bir gönül terzisi her gönüle farklı kıyafet biçer dururmuş öyle diyorlar duydun mu hiç ?
Ama gel gör ki sadece ölçülere göre kıyafet tasarlayıp biçiyormuş meğerse sökükleri dikemiyormuş elinden bir bu gelmiyormuş işte oysa öyle hünerliymiş ki işinin ehli diyorlar...
İşinin ehli olan biri nasıl sökük dikemez ki? Aslında her sökük dikilir de gönül söküğü dikilebilse ; bu istasyonda kimse kalmazdı .
Telaşlar olmazdı. Yanlış istasyona vardiysan ; ancak aynı istasyondan doğru istasyona gitmek üzere biniyorsun aynı trene farklı yöne ters yöne yada ileriye...
Ya geri gideceksin ya ileriye ama hayat öyle değil tek bir tren var ve tek bir yön ...
Kayıt Tarihi : 11.12.2024 18:41:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!