Çayı, poğaçayı unutmuş,dakikalarca onun ardından baka kalmıştım. Nefesti adı,ve buraya yeni taşınmıştı. Muhasebeciydi,hava alanında,annesi vardı yaşlı.Bunlar hakkında bildiklerimdi,birde hissettiklerim vardı hakkında
Ela gözlerinde bir saat dursam sıkılmayacağım,saçlarının her bir telini ayrı ayrı okşamak istediğim,o kızgın bakışlarına vurulduğum gibi.
Günler geçiyor,ben aldığım her nefesi daha bir sevmeye başlıyordum.
Hemen hemen hergün büfeme geliyor,beş on dakika oturup,trene binip gidiyordu.Sadece sabahları uğruyordu büfeye,dört gözle beklememe rağmen hiç bir akşam,gelmiyordu.Trenden inip hızlı adımlarla karşıya geçiyor,caddede kayboluyordu.
O akşam hiç beklmediğim bir şey oldu.Ben trenden indikten sonra onun yine karşı caddeye geçip,gideceğini düşünürken,o bana doğru gelmeye başlamıştı.Hava kararmak üzereydi,kuru soğuğun olduğu bir Aralık akşamıydı,ve o soğukta büfenin içinde olmama rağmen ben bile üşüyordum.Taaki önümde durup,''Merhaba,biraz konuşabilirmiyiz'' diyene kadar. Şaşırmış,bir okadar sevinmiş, fazlasıyla meraklanmıştım.Benimle ne konuşmak istiyordu acaba? Hemen iki tabure alıp dışarı çıktım,''Buyrun sizi dinliyorum.Ama durun önce iki çay yapayım,hava soğuk üşümüşsünüzdür''
''Yok'' dedi, '' çaya vakit yok''
Meraklanmıştım,biraz panik bir hali vardı,ilk saf aşık şaşkınlığımı üzerimden atıp dikkatli bakınca,korku,endişe,dolu gözlerini farkettim.Ters giden bişeylerin olduğu açıktı.
''Bir aksilikmi var? '' diye sordum.hayallerim çöp olmuştu,belli ki sıkıntısı vardı,yani benden her hangi bir konuda yardım isteyecekti,yada bişey soracaktı.Yani benim düşündüğüm gibi benimle başka niyetle konuşmaya filan gelmemişti.
'' Annem'' dedi,'' Acile kaldırmışlar gündüz,kalp ameliyatı olmuştu,kriz gelmiş tekrar,Ankarada olmuştu ameliyatı, burda pek kimsemiz yok,yeni olduğumuzdan fazla eşimiz dostumuzda yok,Yeşilyurt devlet hastanesinde şimdi.''
Benim yapabileceğim ne varsa başım üstüne diyebildim,
Sizden benimle beraber bu gece hastahaneye gelmenizi rica edecektim,bir kişi sürekli hastanın yakınıda olacak,bir kişide ilaç,şu bu bişey lazım olursa diye hastane etrafında olsa iyi olur.Ama ben tekim.''
Hiç istemezdim onunla beraber geçecek üç beş saatin annesinin kalp krizinden sebep olmasını,vede o üç beş saatin hastane bahçesinde geçmesini belki,ama hiç düşünmeden '' tabii''dedim,''ne demek, elbette sizinle gelirim.hemen büfeyi toparlayıp gidelim''
O gece hayatımın en güzel gecesimiydi,en berbat gecesimiydi şimdi ayrımını yapamıyorum,ama,ilaç kokan koridorlarda, hasta inlemelerinin ortasında volta atıp duruyordum. Arada hastane önüne çıkıyor bir iki sigara içiyor,sonra yine Nefesle annesinin kaldığı katta,oralarda biyerde olmaya çalışıyordum.Birbirimize ulaşamazsak,yada bir aciliyet olursa diye cep numaralarımızı almıştık,elim defalarca telofona gidiyor,ama bir türlü arayamıyordum.Hastaneye gireli üç saatten fazla olmuş ama uzaktan bir iki bakışma dışında görüşememiştik
Artık hem sıkılmaya hem o gece onu daha yakından tanıma ümidimi kaybetmeye başlamıştımki, telofonun sesiyle irkildim.
'' Bulut bey, annem uyudu şükür,tehlikeyi atlatmış,iki gün müşahede altında tutacaklar,Ben hem çok acıktım,hemde boğazım kurudu,geleyimde bişeyler atıştıralım.
Sevinçten havalara uçmak nedir bilirmisiniz,yada insan bir hastane bahçesinde,buz gibi bir havada,bayat ekmekle yapılmış bir tost,ve içini göremediği pet bardakla içtiği bir çayı dünyanın engüzel yemeği olarak görebilirmi.Evet olabilir,eğer aşık olmaya başlıyorsanız,ne ekmek bayattır,ne çay açık ve soğuk,ne hava kötü,ne hastane kokusu ne hiçbirşey umrunuzda olmaz.Hatta seversiniz o ortamı,çünki o ortamın içindedir sevdiğiniz.
O gece ve ertesi gecemiz,ve hatta gündüzlerimiz hastanede geçmişti,ben sadece sabah erken saatte istasyona gitmiş,gazeteci ve fırıncıya o gün satış yapmayacağımı mal bırakmamalarını söylemiştim.Geri döndükten sonra annesinin uyuduğu zamanlarda uzun sohbetlere dalıp,akşamı ettik,
Hiç evlenmediğini,üniversiteyi bitirdikten sonra uzun zaman işşsiz kaldığını,annesinin bir tekstil atelyesinde çalışarak geçimlerini sağladığını,anlattı. Babası o üniversitiyi bitirdiği yıl ölmüş, kamyon şöförüymüş kendisi.Geride kamyonun ödenmemiş borçlarıyla,ufak tefek bir kaç alacak bırakmış.Ama ölen birine kimse borcunu ödemek istemediği halde,kamyonun ödenmemiş senetleri için gelenler hiç acımamışlar kamyonu geri almışlar.
Kayıt Tarihi : 11.11.2009 23:37:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Serhat Çalışkan](https://www.antoloji.com/i/siir/2009/11/11/bir-istasyon-sahitti-gozlerinin-guzelligine-3.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!