Bir ışık görmek
Uzaktan da olsa
Güneşin sıcaklığını hissetmek yüzümde
Kuş sesi,ağlayan bebek,koşan çocuklar.
Ve, yorgun argın çıkarken
Elinde gazete ve ekmeğiyle
Evine doğru…
Hey Süleyman emmi
Ben senin kadar bile değilim
Hayat taptaze baharında solmuş
Benim bahçem,
Baharın daha ilk aylarında
Son baharın dökülen yaprakları ile dolmuş.
..
Evine varacaksın birazdan
Yorulmuş da olsan,
Kapıda karşılayan
Elli yıllık laf makinesi de olsa
Yüzüne bir kapı açılacak.
Kapına benimki gibi örümcekler ağ kurmayacak.
Kuşlar evinin balkonunu kirletmiş
Fahriye teyze nasıl temizleyecek
O romatizmalı ayaklarıyla koca balkonu.
Ben çağırıyorum kuşları
Ama kadere bak,
Evimde kuşların kirleteceği balkonum bile yok.
Benim evimde,
Özgürlüğü tadan kuş pisliğine bile yer yok.
…
Çıkarken köprübaşı yokuşunu
Bedenin eziyet çekiyor
Yaşamın verdiği yorgunluk
Her adımına aksediyor.
Ya benim,çıkacak yokuşum,
Sarhoş kafayla yatacak,
Merdiven boşluğum bile yok.
Yaşamış da üzülüyorsun
Öleceğim diye.
Bırak aç gözlülüğü, nankörlüğü
Hayatını kendin yaşamışsın
Hatayı kendin yapmış
Doğruyu kendin bulmuşsun.
Benim gibi daha ağlamayı bile öğrenemeden,
Ölümü hayatın baharında tatmamış sın.
Ne mutlu ki sana.
Yaşamak için geldiğimiz dünyada,
Doğmadan öldürülenlerden olmamışsın.
ED/87
Kayıt Tarihi : 24.4.2004 17:29:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!