Ne gül kokusu kalmış, ne de bülbül figânı,
Bahçede kurumuş gül, acep nerde bağbanı?
Târumar olmuş gülşen, dökülmüş hep yapraklar,
Esmiş yel, heder etmiş, kırmış ince fidanı...
Hıçkırıklı dallara sonbahar sisi inmiş,
Kuytu, loş saçaklara dertli serçeler sinmiş,
yol kenarındaki
yağmur mazgallarını
kumbara sanıp
harçlığımı atardım
bu yüzden en çok
denizden alacaklıyım.
Devamını Oku
yağmur mazgallarını
kumbara sanıp
harçlığımı atardım
bu yüzden en çok
denizden alacaklıyım.



