yumuk elimiz
körpecik bedenimiz
ilk ağlayışımızla
kendi penceremizde
olan bitenden habersiz
dünyaya merhaba derken
yaşamadan çocukluğumuzu gömerek içimize
ne kadar da çabucak büyüdük
hep içimizdeki çoçuğa tutunarak
umutla sarıldık yaşamın pamuk ipliğine
ermiş erenimiz sabi sübyanımız
üç beş nöbeti gibi didikleriz öteleri
güzergâh hep aynı
hayaller peşinde koşarız
erişilen kırıntıya şükredip
dolu dolu yaşardık
halkada herkes yerini alırdı
ocakta patates közlenirken
hikâyeler anlatılırdı
zemherinin esir aldığı uzun kış gecelerimizde
çocuk aklımızla kapılırdık serüvenin sihirli akımına
fikrimizi yükleyip hayallerin kanatlarına
yolculardık yarınlara
tırmalarken arayışı
pembe tablolar çizer yükselirdik arşa
bulutlarda gezer
deryalarda yüzdürürdük salı
kâh ısıtırdı içimizi kâh üşütürdü
hikâyenin gizemli finali
yaşamın acı gerçeği
bıçak sırtı ayrıntısında
tatmamak için yenilgiyi
umutları düşlere katık yaparak
zamanın ayak izinde uyutulurduk
bugünün dünün çocukları
masallarla ninnilerle avutulduk
töreyi damarımıza boca edip büyütüldük
asıl olan tema o ki
hikâye kişinin kendisi
yaşam çizgisi, dağarcığındaki beklentisi
ömür boyu esintisi
daha da ötesi
Çıkmazda yön bulup var olması
İnadına direnip ayakta kalma kavgası
yaşın önemi yok
işin doğası resmi bu
her zaman bir hikâye anlatana ihtiyaç vardır
küçüklerin büyüklere
küçüklerin küçüklere
arkadaşın arkadaşa
erkeğin kadına
kadının erkeğe
hayat bu ya
kim olmuş dünyaya direk
bir varmış bir yokmuş
hayat ve hikaye
denge dedikleri bu olsa gerek
her şey bir an başlayıp bitmesiyle....
Kayıt Tarihi : 28.12.2014 13:59:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
beğeni ile okudum
TÜM YORUMLAR (2)