Kapılar açılmıyor, elini uzattığı bütün dallar elinde kalıyordu. Bugün bir umudu daha boğazlamış, yeni bir kaybedişin taze noktasını koymuştu kendi elleriyle. Kimselere kırgın değildi. Duvarların kendisine acıyarak baktığı, babadan yadigar deyip yalnız bırakamadığı, bir ayağı çukurda olan koltuğa bırakıverdi kocaman vücüdunu.Yorgundu, bütün eşya yorgun.Nasip dedi şükür mahiyetinde çatılmış iki kaşın arasında. Elini gönül heybesine atıp, kimselerin bilmediği duyguları çıkardı önüne, uzun uzun baktı, odadaki bütün oksijeni toplayıp bir damla yaşa sarılı bir ah çıkardı derinden. “İsterseniz gidin “ dedi. Bu dünyaya ait değildi sanki, kaybetmek için oynuyordu bütün oyunları, yada bütün oyunlar hile yapıyordu şükür mahiyetinde bir nasip için. Dolu dolu bir hava daha almaya çalıştı ama geçmedi elveda düğümlü boğazından bir nefes. Kalktı, ötelere aşina gözlerinin önünde titreyen yalnız gece değildi. Bütün eşya lal olmuş o heybetli tavrın rüzgarında tarumar olmuştu. Kaybettiklerini bir daha kaybederek, kocaman alemleri sığdırdığı küçücük odasının kapısını açtı. Büyüdükçe büyüdü kapının önünde. Annesinin nasırlı elleriyle, en cılız sazlardan, üstüne yanık türküler söyleyerek ördüğü efkarlı bir hasırın üstüne dua makamıyla büzüşüverdi. O fırında, onca ateş hangi ekmek için can buluyordu. Can havliyle açtı avuçlarını göklere. Duvarlarda sesler yankılanmıyordu lakin çığlık çığlığa bir hal vardı ortada. Neyin hesabını veriyordu, hangi kaybedişin kazancını koyuyordu gönül heybesine kimbilir.
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
İçimi seninle ısıtıyorum.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta