Bir halk kahramanıydı o Şiiri - Fevzi Gü ...

Fevzi Günenç
551

ŞİİR


3

TAKİPÇİ

Bir halk kahramanıydı o

Bir öykü anlatırlar, adamın biri pazarda kafesi içinde bir keklik satıyormuş. Meraklının biri ilgilenmiş. Fiyatının 500 lira olduğunu öğrenince şaşırmış. Niçin pahalı olduğunu sormuş. “Bu avcı bir kekliktir” demiş satıcı. “Onu kafesinde avlağa götürürsün. Orada öter, keklikleri çağırır… Bunun sesine gelen keklikler avcıya av olur.”
“Hımmm… der adam. “Sayar 500 lirayı. “Ver bakalım şunu bana. Kafesi alır kekliği çıkartır. Başını kopartır.
“Ne yaptın adam! ” diye bağırır satıcı. “Beş yüz liralık avcı kekliğin başını kopardın. Öldürdün onu! ”
Adam yaptığı işten memnun, keyifle gülümser.
“Kendi cinsinden, kendi sınıfından olanlara ihanet edenlere böyle ölüm az bile.
Yusuf Ziya Bahadınlı’nın “Gemileri Yakmak” romanı şöyle bitiyor:
Romanın vurulan kahramanı Memo hastanede kendine gelir gibi olur. Başucunda dostlarını görmekten memnundur. Ancak içlerinden biri eksik.
“Osman neden gelmedi? ”
“Gelemedi.”
“Neden? ”
“Cezaevinde.”
“Neden düştü? ”
“Seni Osman vurdu Memo.”
Memo gözlerini kapadı. Öylece kaldı bir süre. Dudaklarını oynattı. “
“Avcı… Kekliğinden de kötü.” diyebildi. Başı yastıktan kaydı. Öylece kaldı.
Memo’ya yani Kürt Reşit’e gücü yetmezdi azrailin. Katilinin, kendi sınıfından biri olduğunu öğrenmek pes ettirmişti onu.
Gemileri Yakmak romanını çok eskiden okumuştum. Yeniden okumamı önerdi Ali Koçum dost. Kitabı verdi. Okudum. Acıyla dolu buruk keyiflerle okudum yeniden Bahadınlı’nın bu güzel yapıtını.
Kitap, Gaziantepli bir halk kahramanının yaşam öyküsü. Kürt Reşit’in… O zamanlar tezeydi yaramız.
“Kürt Reşit vurulmuş…” dediler.
“Kürt Reşit öldürülmüş.
“Deli X” vurmuş Reşit’i.
Öylesine acıyla doldurmuştu ki onun öldürülüşü seven sevmeyen herkesi, adım adım peşinde gezen devletin sıradan bir polisi bile olsaydınız, bulup öldürmek isterdiniz siz de onu öldüreni.
Bu duyguları taşıyordu Gaziantep’te o yıllarda Kürt Reşit’i, tanıyanlar.
Kadınlar adam öldürerek öç alamazlardı ama yürek yakan ölümlere türkü düzerlerdi. Kürt Reşit için de düzmüşlerdi:
Şu ara aklımda sadece:
“Gitti gelmez oldu deli deli..” dizeleri kalmış o ağıttan. Oysa sabahtan akşama plakçılarda döner dururdu bu plaktan içinize çektiğiniz havaya karışan o ağıt.
Mahzuni de O’nun için mi yazmıştı acaba şu Türkü’yü:
“Sizin göçler bu illerden
Gitti artık gelmez deli deli
Çadır yerinizde otlar
Bitti artık gelmez deli deli

Bulunmaz kahrını çeken
Bulunmaz yüzüne bakan
Bülbül başka dalda mekan
Tuttu artık gelmez deli deli

Berçenek Uzunyazılılar
Orada rüzgar sızılar
Mor koyunlar dört kuzular
Gitti artık gelmez deli deli

Bulunmaz Mahzuni sesi
Yoktur yalanda hevesi
Son yolda ümit gemisi
Battı artık gelmez deli deli..”

Bırakın sınıf bilincini, yaşam bilinci bile olmayan; içki içen, genelevde dost tutan, kiralık katil olmayı üstlenen, haraç alan zıpır bir kabadayıdan, yiğit bir sosyalist önderin doğuşuna tanık olmuştur 20. Yüzyılın sonlarında Gaziantep’te yaşayanlar: Doğan bu güneşin adı: Reşit Güçkıran’dır. Kürt Reşit…
Gerçekten gitti, bir daha gelmez oldu onun gibi bir halk kahramanı. Ama en azından ardında aynı sesle haykıran bir oğul bıraktı Kürt Reşit: Özgür Güçkıran…
Var ol anımsattığın için, teşekkürler sana Yusuf Ziya Bahadınlı. Sen de var ol Ali Koçum kardeş…
O unutulmaz halk kahramanını saygıyla bir kez daha selâmlıyorum.

Fevzi Günenç
Kayıt Tarihi : 5.9.2009 20:41:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Fevzi Günenç