Gizlimiz, saklımız artık kalmadı;
Beyler haberdardır her anımızdan!
Tuttu yakamızı yokluk salmadı;
Sararıp da solduk kör yanımızdan!
Bir sistem kuruldu hukuktan aciz,
Kalem tutan eller edildi taciz.
Aydın düşünceye konuldu haciz;
Kesmek istiyorlar şiryanımızdan!
Dünya başımıza getirildi dar,
Sorgusuz, yargısız ederler berdar.
Üleşteki karga oldu da serdar;
Korkuya düşeriz üryanımızdan.
Paçası bulaşmış görünmez kirden,
Sadakayla diyet, ister fakirden.
Görünce bizleri cahil, hakirden;
Ödün verir olduk biz şanımızdan!
Yandaşa bağlandı suların arkı,
Dönmüyor yurdumda adalet çarkı.
Gelen günün dünden kötüdür farkı;
Bizi usandırdı öz canımızdan!
Umacılar geldi girdi araya,
Açgözlü zahitler doymaz paraya.
Tavuk kümesleri döndü saraya;
Şimdi sıkıyorlar gerdanımızdan!
Memleket olunca çekilmez dertlik,
Yakıştı meydanda beyime sertlik.(!)
Kalmadı yiğitlik, yıkıldı mertlik;
Çok şey beklenirken merdanımızdan!
Yurdumuz satılık, sanki bir arsa;
Gözden çıkarıldı elde ne varsa.
Yalanla dolanla kaparlar parsa;
Yabancı pay ister harmanımızdan!
Aydınlık yarına gelmiyor sıra,
Karanlıkta girdik biz bu asıra.
Dokunulmaz zırhlı, ayan kasıra;
Adalet umarken erkânımızdan!
Yaralı gönüller muhtaçken eme;
Gafil hücum etti bir avuç yeme.
Gaflete düşülüp olunca seme;
Kapkaççılar çıktı meydanımızdan!
O eski dertler de depreşti yine,
Çıkarlar uğruna yöneldik kine.
Bilmeden sarıldık uydurma dine;
Sorun yaşıyoruz vicdanımızdan!
Gülüp oynamaya daraldı saha,
İnsanın yaşamı etmiyor paha.
Çarşıda fiyatlar kalkınca şaha;
Elleri çıkmıyor cüzdanımızdan!
Kaldırıp aradan namusu arı,
Yalan söyleyenin sanıldı kârı.
Garip sızlansa da duyulmaz zarı;
Öşür istiyorlar ziyanımızdan!
Zehirli okları üstünde yayın,
Halkı aldatandan olur mu sayın?
Gizli emel taşır şimdi de mayın,
Toprak siliniyor mizanımızdan!
Eşimizle bile açık aramız,
Yoksulluk içinde tutar saramız.
Emeklilik desek derin yaramız;
Hoşnut olmuyorlar beyanımızdan!
Muhtaç olmuşuz da kuru soğana,
Borçlar yükleniyor yeni doğana.
Paye verildikçe halkı boğana;
Namert sulanıyor al kanımızdan!
Haksız geçen yıllar güne gün ular,
Ebedî bulandı durulmaz sular.
Çoğunun boynuna takılmış yular;
Umudumuz kesik insanımızdan!
Ömrü yalan olmuş değişmez huyu,
Ehli kâmil değil bulunmaz duyu.
Çeşmeden akıtır zehirli suyu;
Emeksiz beslenir bostanımızdan!
İşçiyiz, köylüyüz yolumuz tesek,
Paramız pulumuz yoktur ki yesek.
'Mağduruz efendim bir çare' desek;
Azar işitiriz sultanımızdan!
Aç, susuz cephede dudak yarıklı;
Kurtuluşa koştuk ayak çarıklı.
Yine isyanlarda başı sarıklı;
Hisse almadılar destanımızdan!
Feyzi'yim, bu yurdun temel taşları;
Akıtır gözünden kanlı yaşları.
Aydınlık düşünen akil başları;
Sürgüne döndüler vatanımızdan!
7 Nisan 09 / Ank.
(Ozan Feyzi)
Kayıt Tarihi : 30.10.2009 11:36:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Feyzullah Seçkin](https://www.antoloji.com/i/siir/2009/10/30/bir-halk-destani.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!