Bir gün, bir gül girer kapıdan,
Bir gün, bir gül girer, elinde bahar...
Her aşk böyle başlar.
O “an” sıyrılıverir, sanki hayattan,
O “an” oynayıverir, yerinden taşlar,
Bir gün, bir gül girer kapıdan,
Zümrütten gözler, kömürden kaşlar,
Mecnunlar yanmaya hep böyle başlar...
Bir gün, bir gül girer kapıdan,
Gözlerine bakar, sana sormadan...
Ne sen ona bunun hesabını sorabilirsin,
Ne de gözlerin...
Ne sen buna pişmansındır,
Ne de gözlerin...
Bir gün, bir gül girer kapıdan,
Ateş girer, alev girer ardından...
Bir gün, bir gül girer...
Keşke girmese!
Bülbülü de yakan sen miydin yoksa?
Ah ne olur, “ah”ım ile dünya tutuşsa...
Fakat kaçamıyorum, dünyam buğudan,
Tavrın, halini çalmış, sanki kuğudan...
Bir gün, bir gül girer... Keşke girmese!
Ah gözlerim kapansa! Onu görmese...
Bir gün kapımdan giren, çık şimdi, haydi!
Kapımı kapatacağım, O’ndan (c.c.) gayrıya...
Beni sana meftun eden, söyle, neydi?
Onu da atacağım, dipsiz kuyuya...
Al haydi, al götür, bende ne kaldı?
Az, biraz sevdam vardı, ömrümü çaldı.
Kayıt Tarihi : 18.7.2010 18:03:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!