Bir Gün Beni Anladığında Çok Özleyeceksin 1

Mustafa Yılmaz 4
765

ŞİİR


17

TAKİPÇİ

Bir Gün Beni Anladığında Çok Özleyeceksin 1

Ne kadar çok seversen o kadar çok acı çekersin sevgide…
Ne kadar çok seversen o kadar çok özlersin…
Özledikçe ölmek istersin…
Ama
ölemezsin…
Beklersin… Kuytuları, sabahı çok uzun gecelerde…

Yıllardır yargılarım kendimi kendimle…
Bu acıları yaşamamda ne kadar suçluyum…
Veya
vedasız ayrılığa hangi eksiğim sebep oldu diye...
Sanki bir mahkeme kurarım içimde, neyi eksik yaptım da eksik yaşattım onu, diye…
Hangi kahveyi içtik de şekerini az koyduk veya fazla…

Ne kadar önemli veya önemsiz olay varsa usumda, hepsini tek tek geri çevirerek yeniden yaşarmış gibi kareleri gözümün önünden geçirdim…
Ne çocuksu bir hayâl, kendime bu acılarla suç yüklemek…

Doğru sözdü,

ne kadar çok seversen o kadar çok acı çekersin…

Şimdilerde bana söylenmiş bir cümlenin anlamını dahi iyi anlıyorum…

“Beni, çok, ama sevebileceğinden de çok sev ki çocuklaşayım…”

“Sevgiye hasret büyümüş bir bedenim, sevgi yoksunu bir yüreğim var, onu sen, sevginle doldur, sevginle besle, büyüt beni, ben sevgide büyümek istiyorum…

Evet… Şimdilerde bu cümle daha çok büyüyor gözümde…
“Beni her şeyden, herkesten, hatta kendinden de çok sev…
Sev ki çocuklaşayım…”

Evet çok sevdik, belki de,
ki bu kadar acı benimle sarmaş dolaş…

Gözlerini yumdu, boğazına takılan düğümcük ile yutkundu, derin derin nefes aldı, açmak istemediği gözlerinin ardından, “ağlamak istemiyorum “ dedi…
Avazı çıkana kadar...
Aracının direksiyonunu var gücüyle sıktı… Denize karşı durarak çalışan aracından haykırıyordu, “bu hayatı aldın benden” diye…
Her an yanında bir ses duyacak gibi bekliyordu, içindeki yangın hisleriyle…
Bir an kısık gözleriyle karşıdaki adaya doğru haykırdı…”Uzaksın bana, uzaksın ama benden bana daha yakınsın, içimde bir kor, beynimde bir nefret, yüreğimde delik bir sevda, dilimde Kayahan şarkısı, gözlerimde bir nokta ve sen, sağ yanımda meltem rüzgârına karşı bir yangın yerisin, bende…
Unutma, çok sevdim seni, bir o kadar da nefretimdesin…

Taksit taksit parçalıyorsun hayatımı, her günün sonunda kopardıklarınla, bir ertesi günün acılarına atıyorsun beni…
Kanmadın beni parçalamaya, kanmadın… İçimde bir benlik savaşı bıraktın ki hâlâ kendimi yargılıyorum…
Sen başını omzuma koyunca benim içim üşürdü…
Bir sen gittin, herkes, herkesler gitti yanımdan…
Bir başını çektin ki omuzum düştü…
Bir bıraktın ki herkes bıraktı…
Düştüm, dikildim kedime sonraları… Bu hesaplaşmayı yoğurdum kendime, senin yaptığın gibi… Kolay mı sanıyorsun bu hesaplaşmayı… Adil olmak, adaletli olmak vurdu geçti beni… Senin gibi boş veremedim, senin gibi sırtımı dönemedim, suç aradım kendimde, azap çekeyim diye, olmadı, bulamadım…
Önceleri ağladım, çok ağladım, omuzlarım, senin boş bıraktığın omuzlarım, sallandı durdu…
Sonra, ısındı vücudum, dişlerim sıkıldı, çenem kökünden sarsıldı, duruldu…

Sen var ya hayatımı salladın…
Önce karanlık, sonra ışık,
koptu gözlerimde yaşamdan…
Ve koskoca bir dünya bıraktın bana yalnız başıma, terk ettim bütün oyuncaklarımı, terk ettim bütün zamanlarımı, “kral çıplak” dedim ilk defa kendime gerçeklerle…

Ve
sen tek başıma hesaplaştığım kendimdin…

Unuttum nefes almaları,
unuttum bu karanlık çıkmazlarda kendimi,
senin sorduklarını kendime sordum,
kırk sekiz kurşunluk bir yaşam kalıntısı bu… Kalanlar…
Bunlar da biter bir gün,
en son, bir nefes kalır ki, yine de hesap sorar sana…
“Neden gittin ha” denir kulağına usuca… Denir, denir de kime…
Sonra haykırılır son nefese…
Ama
bilinir ki değmezsin… Sen bu şimşek çakmasına…
Senin saflığın, senin duruluğun,
senin sevgiye tutsaklığın,
senin buğulu gözlerin, değmez buna…

Ve yine bilinir ki bu koskoca yalnız dünya sensiz de daha hoş yaşanır… Belki de…

Bir sevmenin sersemliğine dahil oldu her şey… Bir sevmenin acınası hali oldu her şey…

Umarsız mı kalayım veya duyarsız mı, yoksa seni tanımamış gibi hissiz mi davranayım?
Yaşanmışlıklarda, yaşananlarda tatlı bir hatıra deriz ve biter öylece, umarsız olunmazsın, duyarsız ise asla
sadece hissedilenlerdir acıyla gülümseten…

Hikâye yazmaya dönüşüyor çileyi ve de farkındasızlıkla tekrar yaşamayı işte devam ediyor yaşam
kör kuyudan su çıkarmak istenircesine… Hep acıyı mı hatırlarsın, bilmem ki, bilinmez ki, sadece hatırlarsın işte…

Evet böyledir dünya paradoksla yaşanan, yeniden yine yaşanan yaşam, tek düze devam etme ki hiç bir zaman şunu unutma,
dön dolaş başladığın çizgiye her an ulaşırsın istesen de istemesen de unutulan hikâyelerdeki yaşamlar da böyledir…
Bazen bildiğin yaşam da unutulmuştur sana sunulan yada sen unutmak istemişsindir alabildiğince unutmak, unutmak istemezsen
bu da hikâyenin geri kalan kısmıdır dersin.

Yaşanmışlıklar denizinde boğulmaktır bazen, bazen tatlı bir tebessümdür acıyla karışan.

Ve
ben sende uzadıkça küçülmüşüm dediğin de ise de artık çok geçtir…

Dünden başka dün gibi,
bir yarın daha olmayacak biliyorsun di’ mi…
Bir düne benzer,
bir başka gün de olmayacak biliyorsun di’ mi…

Doya doya sevgili diyeceğim bir sevgi de olmayacak yarın,
bunu da biliyorsun di’ mi…

Eş bir geçmiş güne, dün gibi, bir bu gün de olmayacak,
bunu da biliyorsun di’ mi…

Her günkü gibi, bir yarın başlayacak, geçmiş kaç gün gibi…
Senin gittiğin o günden bu güne aynı bir yarın olmayacak di’ mi…

Ve sen sevgili artık rüyalarımın kâbususun…
Ve
Sen sevgili artık sesin olsa da heyecanlandırmayacak beni, bunu da biliyorsun di’ mi…

Beni riyalarla boğarken öyle bir gün daha olmayacak biliyorsun di’ mi, yeter bu kadar boğulduğum…

Mustafa Yılmaz 4
Kayıt Tarihi : 14.5.2010 15:26:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Canan Ereren
    Canan Ereren

    Değerli şiir arkadaşım çalışmanızı okudum tebrik ediyorum,sevginin yürekte yorgunluğu var, sevmek ruhu besler özlemekte güzedir, kimbilir belkide her şey dozunda güzeldir, sevmek zordur zoru başarmak insanı gerçek mutluluğa götürür, sevgilerimiz hep yemyeşil kalsın kabusumuz olmasın efendim.Yürek sevginiz daim olsun.Sonsuz saygımla

    Cevap Yaz
  • Karçiçeği Nazar
    Karçiçeği Nazar

    Doğru sözdü,

    ne kadar çok seversen o kadar çok acı çekersin…

    Şimdilerde bana söylenmiş bir cümlenin anlamını dahi iyi anlıyorum…

    “Beni, çok, ama sevebileceğinden de çok sev ki çocuklaşayım…”

    “Sevgiye hasret büyümüş bir bedenim, sevgi yoksunu bir yüreğim var, onu sen, sevginle doldur, sevginle besle, büyüt beni, ben sevgide büyümek istiyorum…

    Evet… Şimdilerde bu cümle daha çok büyüyor gözümde…
    “Beni her şeyden, herkesten, hatta kendinden de çok sev…
    Sev ki çocuklaşayım…”

    Evet çok sevdik, belki de,
    ki bu kadar acı benimle sarmaş dolaş…


    sustum üstadım kutluyorum

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (2)

Mustafa Yılmaz 4