Bir sabah uyanırsın
İçinde ya yeni bir heyecan vardır,
Ya da durgun suların üzerindesindir.
Günün sana ne getireceğini farkında bile değilsindir.
Dakikaların, saatlerin belkide çıkılacak bir yokuştur.
Heyecanla çıkarsın yokuşu,
Bazen canın çıkmak bile istemez.
Yokuşda ya bir taşa rastlarsın
Ya da karşına çıkar bir kaya.
İnersin yokuşun inişini kaya kaya.
Beklentilerin bir balon içinde yayılmıştır evrene.
Bazen daralır, için sıkılır.
Bazen de genişlikte rahatlarsın.
Ya da öyle sanırsın…
Sonra yorulur yorgun beden
Yorgunluğun o gündeki güzellikleri tebessümle andığında
Belki rahatlar…
Yorgun bedenden yükler bir bir atlar…
Ya da canın acımıştır istemeden de olsa
Gözlerde pınar olmuştur içindeki yangın…
Söndürmek bile istemezsin…
Acının bile tatlı olduğunu anlarsın…
Rahatlarsın…
Bir de bakmışsın ki uçurumlar kasisler oluşmuş etrafında
Atlarsın o kasislerden derinden bir oooh çekersin,
Diğer ki kasise kadar…
Mücadele olur alır adını…
Bazen kalp atışların hızlanır, ritmi bozulur,
Çevrene bakar şikâyet edersin,
Ya da farkındalığın şaşırtır seni…
Vücudundaki fay hatları harekete geçmiştir
Adı bazen depresyon, bazen migren,
Bazen soğuk algınlığı,
Ama ne olursa olsun vücudun mücadelede tek bir amaç için;
Soluk alıp verme…
Hayatın dönüm noktasında birini yaşarsın o güne dair…
Mükâfatın olmuştur.
Sevinirsin güneşli bir havaya
Ya da cebindeki bir kâğıt parçası mutlu eder seni…
Sonra ya sonra
Beklediğin umutların ne denli anlamlı olduğunu idrak edersin benliğinde
Önce imkânsızdır,
Sonra olabilir, oldu dersin ama mutluluğun çok fazla sürmez.
İnsanoğlusun ya doyumsuzluğu alışkanlık haline getirirsin,
Bir başka umutta neşe bulmak için…
Bazen kayan yıldızlar olur çevrende
Bazen de gece olmadan karşına çıkar bir yıldız
“Çoban yıldızım benim” dersin yolunu gün batmadan aydınlatır.
Eğer görecek gözün var ise…
Yoksa neyin ne olduğunu anlayana kadar günü bitirmişsindir.
Derken ya önceden benliğinde var olan sevgiyi tekrar bulursun
Ya da yapma sevgilerle avunur durursun…
Bakmışsın ki zaman çarkındaki kurulu saatin pili zayıflamış.
Bazen ritmi bozuluyor,
Kendine gelmek için silkinirsin…
Ne de çabuk geçmiş sana veriler süre...
“Eeee daha yaşayacaklarım vardı manen” dersin,
Maddi yaşadıkların sana sırıtır…
Kendine bakar “Bu ben miyim? ” dersin!
Neden, niçin yaratıldığını gün boyu unutmuş
Bir ara oyuna dalmış, bir ara telaşa
Bir arada uyku ihtiyacını gidermişsindir…
“Nerden geliyorsun? Nereye gidiyorsun? ” diye soru sorduğunda
Saatin tiktakları nazlanır süre dolduğunda…
Güzel yaşamışsan bir ânı
“Ömür güzelmiş her şeye değermiş” dersin gülümsersin…
Ya boş yaşamışsan
Ya yoksa yarın denen an
Telafisi yoksa boşa geçen zamanın,
İçini kemirir düşünce…
Sonra kapını çalar sürenin bittiğini söyler birisi
“Eyvahhhhhhh! ” dersin “Daha yapacaklarım vardı! ”
Zaman dolmadan
Akıl kaybolmadan
Ayakların basarken
Duyguların yaşarken
Tıklamadan kapını ölüm
Kendine gel ey insanoğlu!
Gideceğin yer belli…
GÜLTEN ERTÜRK
31.01.2010
Kayıt Tarihi : 1.2.2010 12:58:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

İnana lillahi ve inna ileyhi raciun.(her canlı ölümü tadacaktır.)
Bir saatlik tefekkür bin yıllık nafile ibadetten üstündür. h,ş
Sizde tefekkürü konu alan şiirinizde gerçekleri bir bir dile getirmişsiniz kutluyorum .bir çoğumuzun düşünüp kaleme alamadığı şeylerin içini doldurmuşsunuz kutluyorum
Yaş kemale erdikçe gerçeklerle yüzleşme zamanı yaklaştıkça geçmişiyle köprü kurarken mazi ve istikbal arasında yaşanan hadiselerin kimisi pişmanlık içerikli, kimisi gurur duyguları ile dolu, kimimside muallâkta cevabı bile bulunmaktadır.
Kendimize geldiğimiz vakit madde âleminden manaya göç etme gerçekleriyle yüzleşme korkusu âdemoğlunu hep korkutmuştur.
Kimimiz rabbimin hidayetine ederken , kimimizde içinde bulunduğumuz rehaveti içerisinde kalıp bu gençlik böyle devam edecek sanıp bildiğimiz yanlışlarda devam ediyoruz.
Ne yazık ki ölüm var ve hak . Allah yanına borcunu ödeyen kullar olarak canımızı alsın yoksa halimiz harap.
Ve bir şiirimle size katılmak isterim . kaleminiz daim ameliniz makbul diliniz duaya yönünüz hakka olsun . nefis ve şeytanın dediğini yaptırmasın.
***** Öldüğün Zaman *****
Ey nefsim inadın mezara kadar
Alınır iraden söndüğün zaman
Aczini anlarsın canın çıkınca
Tükenir hevesin öldüğün zaman
Azrail çalacak bir gün kapını
Başına yıkacak eşsiz yapını
Enine boyna alır çapını
Muradın bitecek öldüğün zaman
İçinden çekecek tatlı canını
Dostların duyacak ah u zarını
Arif ol bekleme sakın yarını
Bitecek amelin öldüğün zaman
Bilmezsin alnında ne yazdığını
Mezarın belirsiz kim kazdığını
Anlarsın gaflete çok daldığını
Görürsün defterin geldiği zaman
Kendine güvenme Allah’a dayan
Sana gizli olan Rabbime ayan
Mizanda yüzünü nur ile boyan
Gidersin cennete öldüğün zaman.
Nuh Comba
TÜM YORUMLAR (9)