Bir Gülümseme
Güvenmiyorum kazıbilimcilere-
Binlerce yıl geçtikten sonra,
Ayak izi olmayan kıyılarda,
Eskiden koşuşturmayla dolu yıkıntılarda,
Bir kuru kemik parçası bulacak biri
-Bir kuru kemik, bedenimden.
Nereden bilecek bu kuru kemik parçasının
Yanmışlığını, kavrulmuşluğunu yirminci yüzyılda?
Ve yeryüzü katmanlarındaki hangi insan
Bulabilir kurbanların gözyaşlarını
İşkence görmüş kurbanların?
O gözyaşları
Kilitlendi bin demir parmaklık arasına,
Tek bir anahtarla
Böyle bir hapishane kapısını açacak.
Ama bu anahtarı almaya çalışan sayısız cesur insanın
Öldürüldü hepsi, düştüler
Silahları ve kılıçlarıyla gardiyanların.
Alabilseydim o gözyaşlarının bir tanesini
Yastığımın yanına koymak için,
Bin kulaç derinde bulunmuş inciden daha değerli,
Parlayacak hep ve hep,
Işıyacak tüm zamanlarda, uzamlarda!
Biz de hepimiz
Kendi çağımızda
Çarmıha gerilmedik mi?
Ve bu çarmıha gerilme
Daha az acı veren bir şey değil kesinlikle
Nasıra halkının çarmıha gerişinden.
Düşmanımızın eliyle,
Dikenden bir taç konuldu başımıza,
Ölümcülcesine solgun ve yırtılmış alnımızdan,
Dökülüyor kan damlaları, kırmızı,
Ama bu bile imleyemiyor
Kalbimizdeki kederi!
Doğrudur
Boş umutlar taşımamalıyız,
Ama umarız bir gün,
Bizi düşündüğünde insanlar,
Birinin çok önce olanları düşünmesi gibi,
Tarihöncesi canavarlarla boğuşan ataları,
Bir gülümseme geçecek hızla, yüzlerinde,
Hem sakin hem cömert bir gülümseme –
Birazcık da yüz veren –
Ah, ne çok istek duyuyorum,
Vermek için ömrümü, böyle bir gülümsemeye!
8 Mayıs 1937
Çeviren: Ulaş Başar Gezgin
Kayıt Tarihi : 17.3.2016 11:43:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!