Örsün üstünde ses
Ve kıvılcım
Hep gençlik çığlıkları hatırlarım
Ayakları çıplak, göğüsleri yırtık
Yaralarıma umut basmışlar
Bir gülümseme gibi taşıyorlar
Kamçı izlerini ve kederi
Hatırlarım
Daha dün gibi
Yüzyıllar boyunca
Ezilenlerin serüvenini
Dallar suskun ve buruk
Kar türküleri acılı
Koğuşumdan ve tel örgülerden öte
Diyarbakır şehri suskun
Ova kıpırtısız, dağlar çok uzakta
Ve ben akkor bir öfkedeyim
Böyle her bahar yeşeriyorsam
Kederi ve zehri yeniyorsam
Bir gülü büyütmek yok mu
Ebedi
Kavgada
Sevdada varsam
Bir gülü büyütmek yok mu
Geçti ezilenlerin resmi geçidi
Yirminci yüzyılın kapısından
Çığlıklarda, ağıtlarla, marşlarla
Seslerinde kavga ve kin
Özlem ve sevda
Bir öfke gibi hatırlarım
Keskin dişlerini efendilerin
Gülüşleri, kamçıları, darağaçlarını
Ben hıncımı bin yıllarca taşıdım
Kavgamdan bir gül çıkar
Bilirim
Kayıt Tarihi : 16.8.2000 17:35:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
***
İşkenceci şöyle diyordu: "Neden yaptık ben de bilmiyorum. Emir kuluyduk. Acımak aklımızın ucundan geçmiyordu. Masum olabileceğini düşünmüyorduk. Onun da bir insan olduğunu unutuyorduk sanki. Bir ailesi olduğunu, çocukları olduğunu aklımıza getirmedik hiç." Ne kirli bir vicdan azabı.
***
Şair bir dönemin zulüm çemberinden geçmişlerinden biri. Anadolu böyle işte; evlatları bir gün hain ilan edilir, bir gün değerli bir şair. Bakın edebiyat dünyamızın köşe taşlarına...
Allah'ım bizleri ne ezen ne de ezilenlerden eyle! Bizleri herkes hakkında adaletli düşünen, herkese adilane davranan ve her türlü zulmü telin eden kullarından eyle aminnn!
Bütün şair dostlara hayırlı çalışmalar dilerim.
TÜM YORUMLAR (8)