Üç çocuğuyla cumartesini pazara bağlayan gece,
Ortanca kızım Ceylanı bir sevinçle karşıladık.
Büyük oğlan Rüzgar onun küçüğü Güneş en küçük Simay bebekte pek yorgundu.
Birbirimizi çok özlemiştik doğrusu.
Ceylan ise hem yorgun hem de çok dalgın görünüyordu.
İlk gecemizde banyoları ve yemek fasılları derken,
Herkes odasına dinlenmeye çekildi.
Sabahın ilk ışıklarıyla Simay bebeğin senfoni orkestrasıyla karşılaştık.
İlle de mama diyordu bir buçuk yaşındaki bir çocuğun ağıtlarıydı işte.
Herkes kalktı sofra kuruldu Ceylanın yüzü hala gülmüyordu.
Bir baba olarak sormak zorundaydım Neco ne zaman gelecek kızım diye söze başladım,
Üç hafta sonra baba iznini ancak öyle ayarlaya bildi dedi.
Pekiyi kızım iyi gitmeyen bir şeyler mi var diye sorduğumda;
Gözlerini gözlerime dikerek vücut dilini de kullanarak,
Mesleği gereği yani çocuk gelişimi öğretmeni ve Psikiyatri Uzmanı olarak,
Baba şükürler olsun ki bir derdim sıkıntım yok,
Seni çok iyi tanıyor ve seni çok iyi anlıyorum.
Senin düşündüğün şeyler yok bizim hayatımızda.
Ben sadece şu ülkemize çok üzülüyorum dedi…
Konu ülke meselesi olduğu için araya girdim;
Evet ne yazık ki elit tabakalar hariç herkes mutsuz ülkemizde.
Oğlunu askere gönderenler endişeli ve mutsuz oğlunu kızını polis edenler
Endişeli ve mutsuz doktorlar hemşireler öğretmenler mutsuz.
Çiftçi mutsuz işçi mutsuz emekli mutsuz yargısı güven vermiyor,
Siyasiler riyakar olmuş yalan dolan almış başını gidiyor dedim.
Evet biz zaten bunların hepsini dış medyadan yansız olarak takip ediyoruz,
Ben sana şu tatil sürecimizi bir anlatayım da dinle bari dedi.
Öncelikle biz gurbetçiler beş altı ay evvelinden uçak biletlerimizi ucuza alırız,
Ve o günden itibaren büyük sevinçle Vatan ve aile özlemini burnumuza çeke çeke
Bekler yeri gelir üç öğün olsa bile makarnaya talim ederiz.
Niye bütün bunlar biliyor musun?
Çünkü birkaç kuruş daha biriktirebilmek için.
Tatilimizi daha rahat geçirebilmemiz için.
Bir şeyleri umut ederek valizlerimizi hazırlamaya başlarız.
Mutfağın bir köşesine el yapımı bir takvim yapıp asarız.
Her geçen gün için bir x işareti koyarak oley diye naralar atarız.
İşte bu tatilimize hazırlanırken İsveç radyosunu dinliyorduk.
Yapılan anons aynen şöyleydi;
Norveçli bir genç kızın geçici öğrenimi için gittiği Türkiye’de,
Önce tecavüze uğradığı sonrada başının kesilerek bir köşeye atıldığı anlatılıyordu.
Sakın Türkiye’ye gitmeyin deniliyordu.
O an başıma bir uğultu çöktü ben bende değildim sanki.
Konuşulan ülke benim ülkem di çok kötü oldum.
Sonra düşünmeye başladım kendi kendime dedim ki;
Bir sapığın işidir münferit bir olaydır dedim.
Neticede benim ülkemde de güzel şeyler oluyordur dedim.
Neticede yine ben bir Türk kızıyım dedim orası benim vatanım dedim.
Atmaya çalıştım o silik düşünceleri beynimden.
Ertesi günde yola çıktık işte…
Önce komşularımız sonra yolda karşılaştığımız arkadaşlarımız;
Hayırdır nereye böyle diye sordular hep,
Ben ise masum duygular eşliğinde hayır tabi ki doğduğum topraklara,
Özlemimizi gidermek için ailemizin yanına tatile gidiyoruz dedim hep.
Bak baba buraya dikkat et dedi başımı sallayarak onayladım.
Ceylan konuşmaya devam etti…
Elin İsveçlisi hep şunu soruyordu bana;
Doğu Türkiye’ye mi yoksa Güney Türkiye’ye mi diye.
Ben ise Türkiye’nin güneyinde yaşıyorum tabiî ki oraya derken
Şunu da eklemeyi hiç ihmal etmedim.
Eğer benim ailem Türkiye’nin doğusunda yaşasaydı bizim için hiç fark etmezdi
Hiç düşünmeden tabiî ki ailemizin yanına yine giderdik dedim durdum her sorana.
Artık bu soruların karşısında başım çatlamaya başladı sanki
Öyle de bindik uçağa saatler sonra da;
İNTERNATİONAL ATATÜRK HAVA ALANINA İNDİK.
İlk görüntüler herkesi hayrete düşürmüştü.
Bir bayan güvenlik görevlisiyle bir erkek güvenlik görevlisi şakalaşarak
Birbirlerine bağırıyorlardı ardından iş ciddiye bindi ve kavgaya tutuştular.
Herkes şok olmuştu bu arada beni tutana da aşk olsun yani.
İşte çocuklarım burası bizim ülkemiz… WELCOME TO TURKEY GAZELLE
Ben bunları söylerken bizlerle işaret diliyle iletişime geçmeye çalışan görevlilere de
I said who are you a Turk or diyerek çıkıp gittim.
26 HAZİRAN 2016
Yaşar CeritKayıt Tarihi : 29.6.2016 21:00:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!