Bana bak kardeşim sinirlenince ben
Saçlarım uzar. kaybolur ellerim.
Kimse görsün istemem sakalımın sivrildiğini ak
Ki ben korkarım kendimden
Hiçbir aynaya sığmaz yaram
Kan izim kalır şiddete meyilli her duvarda
Kediler erken uyur
Gece yarısı balıklar!
Sözgelimi rıhtımında bir günün
Altına su kaçırırken yaz
Baktım bir martı nasıl da yakışıyor karasularına İstanbul’un
Baktım ellerimde kalan güle nasıl da dalıp gitmiş vapurlar
Baktım düştü denize solgun
Baktım o martının ağzında o gül
Gülüm sahiden gül.
Döndüm şu bilmem ne uyruklu
Ne mezhepli ne dilli kıza
Örümcek maharetli gurur dedim nasıl da öldürür
Cinayettir bir tarafı eksikse insanın
İnsan yarısı eksik dolanıyorsa bir ömür
Mağdurdur. ceza ehliyeti yoktur çocukların
Çocuklarım kuru sıkı, kavruk
Bir kelebekten kısa ömürleriyle mutsuz…
Bağırdım karasularında İstanbul’un kız kulesi
Bağırdım sirkeci garında bir trenin devrilme seyri…
Kardeşim yemin ederim ki ben
Hiçbir denize sektirmeden taş atmadım
Hiç bir martıya yalan söylemedim beş parasızken
Nasıl da ağlamıştım elimde kaya gibi bir simit
Biliyorsun ki ben eli göğsünde yüzüstü yatan biriyim
Yüzümün üstü patiskaları denizin
Göğsümün ortasında bir dehliz
Kızıldeniz’e benzer kara suları İstanbul’un
Haliç boğulmasın diye kalabalıkta
Bir cankurtaran kontudur Galata kulesi
Nihayet ve kâfi
Bana üç tokat attı kız.
Ben onu üç kere öptüm dudağından
Kız sahiden kız, tokatı tokat
Saçlarım durmadan uzuyordu.
Kayıp ellerimi aradı bulamadı
Sakallarımı okşadı elleri kan.
Bir cenaze daha kaldırılacak aşk sularında İstanbul’un
Yemin ederim ki kardeşim bir karıncayı incitemez kelimelerim.
Kayıt Tarihi : 23.9.2008 20:42:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Anlamları yıldıran satırlar bunlar. Kaçışları kalmamış...
TÜM YORUMLAR (1)