O ağacı biliyorduk.
Yüzyıllar önce dikilmişti
Altında uyuyorduk
Öpüşüyorduk
Bir gece buluşuyorduk ve bir gece daha ve bir gece daha
Ve bir gece daha bir şeyden kaçıyorduk ve başka bir şeyden
Ben bir gece şiirden kaçmıştım, hatırlıyorum.
Bir gece ağacı terk etmiştim
Bir gece şarampole yuvarlanmıştı
Ölmüştük.
Ellerim ayyuka çıkmıştı
O ağacı biliyorduk bir sedir ağacıydı
Bir köyün ağacıydı bir şehrin bir ülkenin bir kıtanın
Dünyayı kanıksamıştı eğreti duruyordu
Eski azizler gibi bir istavrozu vardı dallarında
Biz altında gülüyorduk
Sonra sabah oluyordu
Bir gece şarampole yuvarlanıyordu
Bir karınca ölüveriyordu
Yıldızlar sönüyordu
Uyanıyordun.
O ağacın altında çocukluğum yatardı
Gençliğim adamlığım kocamışlığım
Bir akrep tarafından sokulacağım
O ağacın altına düşeceğim
Birlikte öleceğiz
Yadırgamayacaklar.
O ağacın yaprakları güzü beklerdi
Toprakları bizi beklerdi
Bize şemsiye olurdu ağaç ve bize bir yurt gibi
Biraz vergili biraz gece biraz soysuz ama mutlu
Biraz gece biraz kapkaranlık ay ay ay hilal ve dolun
Bir gece biz işte böylesine göğü izlerdik
Yıldızlar bizi izlerdi
Bir gece çıldırırdı bir gece bizi özlerdi
Bir rüzgar eserdi
Puf
Her şeye baştan başlardık
O ağaca benzerdik Lübnan dolaylarından
Limanlarımızı yakardık batırırdık
O çukurlardan denize girerdik
Çim çim kokardı deniz.
O ağacın altına sığınırdık
Sonra yine gece olurdu
Hırpalardık geceyi, döverdik; geç kaldın ezan okundu
Ezan okundu yoksun gece, yoksun, gece gece neredeydin
Sonra ağlardık birbirimize sarılırdık gece bizi terk ederdi
Sonsuz sabah olurdu yatsı yasaklanırdı
Pencereler kapanırdı gece öfkelenirdi
Gazlardı gece giderdi karşısına ağaç çıkardı
Acı sesler
Bum
Bir gece şarampole yuvarlanırdı.
Kayıt Tarihi : 19.9.2015 01:18:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!