Bir Gazinin Arkasından,
...
Bozkır yaylaları yüksek,
Yolları,yılan gibi uzun ve dolambaçlı
Bitmek bilmeyen, çileler yüreklerde,
Her daim, hüzünlü anılarda yaşardı,
...
Genç adam çilekeş,yollarda,
Ömür tükenmez gibi görünse de,
Zaman, bir sel gibi akıyordu,
Soğuk kış günlerinde, karlı yollar,
En aşılmaz çetin şartları, getiriyordu,
Üzerinde ki, battaniye ye sıkıca sarıldı,
Elleri ile direksiyonu kavradı,
Teybinde ki kaset den, bir türkü yayılıyordu,
“uzun ince bir yoldayız”
“gidiyoruz gündüz ve gece”
Aşık Veysel’in buruk sesi,
Kamyonun her köşesinde yankılandı,
Yollar akıp da giderken,
Geride kalmış bir zaman dilimi,
Parça – parça yüreğine indi.
...
Nice uzun kış gecelerinde,
Uykusuz kalmış gözleri yorgun,
Derin bir soluk çekip de bıraktı.
...
Bozkır yaylaları yüksek,
Toros Dağları aşılmaz!
Anılar, bir örtünün içinde saklanmış,
Perdeleri kalkarken geçmişin,
Her zaman, ayrı bir dert yumağı örülürdü,
...
Ahşap evin kapısı açıldı,
Beyaz yaşmaklı ninesi,
Elinde ki bir tas suyu, döktü,
“Yollar uzun, su gibi aksında gelsin” diye,
Yaşlı kadın nemli gözleri sildi,
Beyaz sakallı bir dede bastonu yaslanmış,
Bulanık gözlerle etrafı gözlüyordu,
Kalktı her şey bir sis perdesi ardından,
Bozkır yaylalarından çıkmış bir yiğit,
Atını doludizgin eyerledi,
Onun defterinde yazmazdı, yılgınlık sözü,
Mert yüreği bir dağ gibi kükredi,
Yedi düvel vatan topraklarında,
Akrep gibi zehrini akıtırken,
Yunan bir kahpe kadın gibiydi,
Dört bir yandan gelmiş akbabalar,
Kara niyetlerini ortaya serdiler,
Gelibolu da,azgın düşman,
Bir taburun, önünde bir nefer,
Elinde mavzeri, göğsüne siper etti,
Çevresinde yağmur gibi, şarapnel parçaları,
Cehenneme dönmüş bir gece vakti,
Ateş topu gibi dönüp duruyordu,
Etraflarında onlarca şehit,
Kelime-i şahadet getirerek,
Vatan toprağına binlerce kan damlıyordu,
...
Bozkır uzak, dağları yüksek,
Gelibolu’nun yüreğinde çarpıyordu,
Genç asker! hafifçe sendeledi,
Sağ elini omuzu bastırdı,
Avucunun içine al kanı doldu,
Kükreyerek ileriye fırladı,
Vatanım toprağım, kanım, feda olsun,
..
Zaman ; başka vakitlere dönerken,
Sabah ışıkları,günün doğuşunu gösteriyordu,
Derin bir sessizlik çökmüştü meydana,
Ellerinde sedye ile gezenler,
Yerde inleyen bir yaralı askeri gördüler,
Boynundaki zincirden künyesi sallanıyordu,
Uzak illerden gelen asker,
Kıvranmış toprakta yatıyordu,
..
Aylar sonra,Bozkır yaylasına bir haber uçtu,
Bir süvari atın üzerinde, savrulmuş gelen,
Kartal gözlü bir gazi süzülüyordu,
Yaralı bedeninde,ince bir sızı,
Biliyordu, ”Vatan Sevgisi”
Şahadetin lezzetli nar şerbetiydi,
...
Yıllar sonra geçmişte ki anılar,
Kırmızı kadife kaplı bir kutu içinde,
Saklanan İstiklal madalyası,
Geleceğe ulaşmış ulvi duyguların,
En güzel hatıralarını sundu,
...
Yollar bitmez,
Bozkır yaylaları yüksek!
Şoför Ali, direksiyon başında,
Bir damla gözyaşını kolu ile sildi,
Dedesinden kalan hatıralar, tazelenirken,
Teybine yeni bir kaset taktı,
Özenle süslediği kamyonun arkasına,
“Şehitler Ölmez” diye,
Bir kez daha,ibretle yazdı.
.....
Caglar Akarsu
2004-01-21
Kayıt Tarihi : 21.1.2004 20:32:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!