Bir Garip Macera

Seyit Burhaneddin Kekeç
1566

ŞİİR


17

TAKİPÇİ

Bir Garip Macera

Aslında bir maceraydı bizimkisi,
Hemi de gerçek bir macera!
Sonu bilinmeyen bir büyük macera,
Nasıl mı başladı?
Anlatayım…
Toprak mı bize küsmüştü,
Yoksa biz mi onu küstürmüştük bilemiyorum.
Beslemez, besleyemez olmuştu artık bizi,
Geçim derdinin yanında birde,
Bir ev, bir dükkan ya da tarla hayalide eklenince,
Avrupa’nın yolu gözüktü bize haliyle,
Adını hiç duymadığım,
Dilini hiç bilmediğim insanların arasında buluverdim kendimi.
Önceleri misafir işçiydi adımız,
Davullarla, zurnalarla karşılanmış baş tacı yapılmıştık,
Böylesine pohpohlanmakta hoşumuza gitmedi de değil hani,
Birçok ilkleri burada tattık.
İlk radyoyu, ilk televizyonu ve ilk kendi otomobilimizi...
Maalesef ama bir o kadar da acı gerçek ki,
Ayartıcı güzellikleriyle sarışınları,
Ve onların ilk yalancı aşklarını, yalancı sevdalarını,
Dedim ya bazı ilkleri burada yaşadık.
Gurbet ramazanlarını ve gurbet bayramlarını...
Ne kadar acı ve ne kadar da zordu,
Sevdasını, hasretini çektiğin insanları yüreğinde saklaması,
Bir mektupla çocuklar gibi şenlenir,
Bir resmi buğulu gözlerle saatlerce seyrederdik,
Sayfalar dolusu selamla başlayan,
Ve sonu kestane kebap acele cevapla biten mektuplar yazardık.
Bazen hasrete dayanamayıp geri dönenleri duyar,
Bin kez geri dönmeye niyetlenir,
Ama yokluğun ama çaresizliğin,
Ya da gurura yedirememezliğin verdiği eziklikle,
İşimize daha bir dört elle sarılır,
Kuruşumuza kuruş eklemenin yollarını arardık.
Arardık da gece demez gündüz demez çalışırda, çalışırdık.
Yazın izin dönemi geldi mi,
Göçmen kuşlar sürüsü gibi,
Dilimizde hasret türküleriyle haydi ver elini Türkiye…

Erciyes’e pus çöker,
Yüreğime gam, keder,
Eloğlu güler gezer,
Benim her anımda keder,
Yaylada bahar, ovada keklik var,
Kuzular meler, arılar çiçeğe döner,
Bazıları yol gözlerde,
Dönmezler gidenler bir daha geriye...
Ana, vatan, yar,
Gezdirir, ekmek parası insanı diyar diyar,
Gurbeti yazan kalem,
Vuslata daha ne kadar var,

Evlilikte bir deyim vardır bilirsiniz,
Cicim ayları derler...
Eh bizim cicim ayları da çabuk geçti,
Ekonomik kriz mi desem, işsizlik mi desem,
Ya da adını siz her ne koyarsanız koyun,
Bir kasırga gibi vurdu Avrupa’yı!
Bu kasırgayla birlikte bizde savrulduk,
Bir o yöne bir bu yöne,
Adımız bile değişmeye başladı,
Dom Türk, pis Türk gibi aşağılanmalar,
Hor görmeler ve hakarete uğramalar başladı...
Başladı ama biz bir kez,
Gurbeti vatan, vatanı gurbet edinmişiz,
Ama gel gör ki vatanda bile gurbetteyiz,
Ölürüz de dönmeyiz,
Hem nereye, nasıl?
Memlekete dönsek alamancı, burada kalsak yabancı,
Yani anlayacağın ne yolcu olabildik ne de hancı,
Ama umudun yerini hasrete,
Sevdaya bıraktığı yüreklerimizde,
Yeni bir depremle irkildik yine,
Kavgadan korkak kaçar,
Oysa biz ne korkağız ne de aciz,
Kabul ettireceğiz kendimizi size,
Yüreğimizde gizlediğimiz acılarımızı küllendire küllendire…
Vursanız da, diri diri yaksanız da kalıyoruz,
Ve sıkı durun geliyoruz bürokrasinize, millet meclislerinize,
Duyduğunuz sesler nasırlı ellerin, cesur yüreklerin sesidir,
Susturamazsınız isteseniz de

Seyit Burhaneddin Kekeç
Kayıt Tarihi : 15.6.2007 01:24:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Salim Kanat
    Salim Kanat

    gülümseme bana dünya essah sanırım
    aynamda yüzün görür inanır aldanırım..

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Seyit Burhaneddin Kekeç