Birlikte köy evine giden dik yokuşa doğru oğlum ve beni evine davet eden köylüyle birlikte tırmanmaya başladık.Eve doğru yaklaşınca keskin bir hayvan gübresi içimize işledi.Evin önüne geldiğimizde bizi koca boynozlu inekler,sağa sola koşturan köpekler,gıdaklayan tavuklar ve durmadan ötüşen horozlar karşıladı.
Evin merdivenlerine doğru çıkmaya başladığımızda evin altında sürekli meleşen keçiler ve gıdaklayan tavukların bizleri şaşkın gözlerle takip ettiğini gördük.Evin merdivenlerinin kenarlarına yığılmıs gübre torbaları ve oraya buraya atılmış ayakkabılar sanki bize bakıyordu.
Ayağımızda ayakkabılarla evin içinden balkona doğru yol aldık.Her köşede birer sedir ve her sedirde yıllardır temizlik yüzü görmediği halinden belli olan minderler vardı.Yerlere serili
Olan ve temiz olup olmamasının hiç önem taşımadığı kilimler ve kesilmiş halı parçaları çok rahat bir şekilde varlıklarını idame ettiriyorlardı.
Yüzünde yılların yorgunluğu olan ama sürekli gülmeye çalışan ev sahibinin eşi,bütün hamaratlığı ile ne zaman yaptığını anlamadığımız nar şuruplarıyla yanımıza geldi.Bu sırada evin balkonunda tavuk,horoz ve civcivlerle evin oğlakları önümüzde cirit atıyordu.
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman