Çok eski zamanlarda bir sarı öküz vardı
Her an boynuzlarında bir sinek vızıldardı
Önüne ne geldiyse hemen yeyip bitirmiş
Kıpkızıl haleleri hep göğsünde yanardı
Uzaktan gelenleri görmesiyle sıçradı
Kadim dostu eşeği kafilede aradı
Gene yoktu nedense en sonda kalanlarda
Burnunu yere dikip var gücüyle hohladı
Fazla yük taşımaktan çok yaralanmış teni
Öyle zayıf düşmüş ki fark etmedi geleni
Gezdirdi gözlerini bir süre uzaklarda
Burun buruna gelip öyle derin kokladı
Candan arkadaşına yüreğini dağladı
Bir kendine bir ona bakıp bakıp ağladı
Zaman bu geçiverir ama fark edemezsin
Unutur affedersin bile dileyemezsin
İç burkan nağmeleri yakından dinlense de
Gelmez ki geçen günler gönülden özlense de
(19.04.2007 20:00-Adana)
Gönül Dostlarımdan; çok teşekkür ediyorum katkılarından dolayı, iyi ki varsınız...
*
Sarı Öküz
Güneş bir çıkıyor, bir kayboluyor
Etraf bir ısınıyor, bir soğuyor
Öküz başını sallayınca..
Bir amca gidiyor yolda…
Bir elinde övendire
Bir elinde traktör
Dünya nasıl değişmiş gör
Öküz başını sallayınca…
Bir yerde zelzele olurken
Bir yerde lav püskürüyor
Bir taraf savaşla doluyken
Bir yanda zevk sürüyor
Öküz başını sallayınca…
Yay boynuzlu sarı öküz
Almış dünyayı sırtına
O sallanıyor…
Dünya batıyor.
20.02.1976
Recep Uslu
Arif TatarKayıt Tarihi : 5.2.2010 11:01:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
İbret verici bir olay üzerine yazılmıştır... Anlayışlara bırakıyorum... Sözün özü! Ama o günden beri hiçbir şey değişmedi!
Dolo Dolu Dopdolu
Yüreğinize sağlık
Hikaye içinde verilmek istenen mesaj çok tesirli ve manidardı.
Bol ilhamlar diliyor, saygılar sunuyorum.
Muhabbetle..
Dostlukla kalın,
TÜM YORUMLAR (54)