Bir fısıltıydı gökleri inleten,
Yüreklere yıldırımlar düşüren,
İnancın suyuyla toprağını besleyen
Göğün gelinini giydiren yedi renkli diyarıyla.
Bir Anka kuşu misali Kaf dağının ardıydı aştığımız yedi eşik,
Bulduğumuz, yine kendi benliğimiz değil miydi?
Vardığımız yegane doruk.
Kendi benliğimizin farkındalığı değil miydi?
Hadi kendi göklerimizin yedi renkli diyarlarında gezinelim ey sevgili insanlık.
Ya bir abdal olup yürekler aşacağız yada yüreklerde kaybolacağız.
Her şeyine varım ey sevgili yaşamım...
Bir damla suyunla koca çınarlar yetiştiren sen değil misin?
Bir damla suyunla hem hal olup avaren olmaktayım.
Umut değil miydi sancıyla doğan,
Bir rahmi parçalayıp yaşamın ta ortasına atılan o yüce can güçlü nefes
İşte böyle bir şey bahsettiğim,
Taaaa ortasına yaşamın en güzel sancılarıyla çilekeşliğin...
Enginleri kucaklamaktan bahsediyorum
İşte sevda, işte yaşam, işte umut!
Yegane varlık, hepsi sende!
Şu biçareliğinin acizliğinde
Dağlardan inen hırçın bir nehir
deryalara dalıyor.
İşte böyle,
Deryalarım Kaf dağı, ben yağmurun gelini, umudum bir damla su evrene yaşam aşılayan
Varlığımla bir nokta ve yokluğumla dört nala koşan
Bir isyan ateşi kasıp kavuran.
Yeniden küllerinden doğan
Kayıt Tarihi : 8.3.2021 23:30:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Umudun yaşamsal gerçekliği, insanın içindeki ateş bir yaşam sevdasıdır...
beğeni ile okudum
Çok teşekkür ederim ??
TÜM YORUMLAR (2)