bir Eyüp sabahı istanbul önlerinde

ey duyulmamış rüyalar
kuşlar uçuşur
her gece
eteklerinizde
ergen güzellikler
kara sevdâlar
gözlerinizde
hoyrat bir saltanat
lavanta kokan
akşamüstleri
şu pişmanlıklar
kapınızı açan seher
ebedi yeminler eder

türkü söyler
haliçte çiçekler
geceye sürüklenen gariplere
yerini gemilere ve köprülere bırakanlar
ne büyük sevap işler
allah şahittir
onlar fatihtir
her fatih bir istanbul
fetheder
ama
her fetih
bir fatih gerektirmez

sarmaşıklarla balkonlara
-pardon-
surlara tırmanılır
güneş batar
gemiler batar
yanık kokar
her taraf
barut kokar
kan kokar
uçuşur havada oklar
vurulur o an sancaktar
yirmisinde bir tezgahtar
müşterisini komşusuna yollar
yirmi birinde fatihi sevindiren güller
yetmişinde pîr sultanı yaralar
neden dersiniz

istanbul önlerinde
akşamlar uzun
gözlerimi bekleyedursun
boğazı kanayan güneş
bir gün mutlaka seyredeceğim
dalgaların gökyüzüne çarpmasını

ey masal şehri istanbul
yedi tepede yedi deniz
gülseniz
manzaralar uzar
semantik hüzünle
ağlasanız
sel basar sokakları
varları yokları hiçe sayarak
adına kompakt gril anlaşmalar düzenleyeceğim
doğu ve batı bloklarıyla

şakaklarımda haydarpaşa ve trenler
yüzümün kırlarında ceylanlar
koşuşur
sana
mutlaka geleceğim
beni bekleyedur

29 Mayıs 94
Ankara