Bir Elinde Kitap,Bir Elinde çiçek Ulaşıl ...

Halit Mehdigil
31

ŞİİR


2

TAKİPÇİ

Bir Elinde Kitap,Bir Elinde çiçek Ulaşılmaza Varılır

........Kuşaklar gelip geçer dünyada.Yıl yıl sayarız kuşakları ama gün günde, saat saatte hatta dakika dakika da sayarız sayarız.Bayrak yarışı gibi biri bırakır,diğeri alır koşmaya başlar...Bir nine dünyayı terkederken,bir küçük bebek 'Merhaba Dünya! ' diyebilir.
......Evimiz dünya,tırnağımız dünya.Değişim ve dönüşümle bebek olarak doğmak; Değişim ve dönüşümle toprak olmak. Değişim ve dönüşümünü de yaşar insanlar. Pazardan,manavdan, kasaptan, bakkaldan alınan yiyecekler ve içtiğiniz su, biz onlarız. Gerçekten onlarız. İsterseniz bir hafta on gün ağzınızdan ne ispanak,ne prasa,ne elma,ne ekmek,ne fasulye,ne su vs geçmesin. O zaman biz de yokuz...Öyle ise biz suyuz, biz peyniriz, biz ekmeğiz, biz pırasayız, biz çayız, biz şekeriz...
.......Ölene ağlarız değil mi? Genç olsa daha da ağlarız. Bakarsınız ev sahi bimiz sevinir de...Niye? Belkide diğer gezegenlere, yıldızlara sizde bir tane yokken bende ki insan sayısına bir bakın,ne kadar da ürettim diye nazire yapı yordur!
.......Evet,şeker,çay,ekmek,peynir,pırasa ıspanak dostlarım; Sevinen dünya der ki(Belki de) :
-Benim için çok yaşanmışlık önemli değil, az pırasayla,az ıspanakla çok insan üretmek önemli.
.......İşte bu ıspanakla yaşatılan insanlar yeryüzünde milyarlarca ve devir -daim ediyor.Şu ana kadar dünya kaç insan misafir etmiştir sizce? 10 milyar mı, 20 ya da 30?
.......Her bir insan yürür yürür, uykusunda bile yürür.Olur mu öyle şey demeyin.
Ölüme yaklaşmıyor muyuz? Evet.
.......İnsanoğlu bir imkansızı başarıyor. Yaşamayı başarıyor. Öyle kenetlenmiş ki insanlar,içinde suçlular,esirler olsa dahi barınacak bir yere koyarlar, yarım ekmek,bir tas su verirler. Bu, insanoğlunun kendi hemcinsine kenetlenmesi ve sahip çıkmasıdır.

......Dostlarım.Dikkatimi çeken bir şey var. Bana deseler ki sen bu dünyada bir misafirsin bizim gibi ama aramızda kur'a çektik:Dile dünyadan ne diler sin:
-İstediğim, merak ettiğim ve dünyadaki tarihçilerden gelmiş geçmiş ne kadar,lider ya da aykırı,sıradan olmayan kişiler bu altı milyarlık dünyada kendinden söz ettiren,gündemde olan,dünyayı etkileyen,dünya da ister iyi ister kötü,derin iz bırakan insanların hayat hikayeleri...
......Psikiyatr ve psikologlardan da onların nasıl çocukluk geçirdikleri...Anne ve babaları var mıydı? Bunlara bütün peygamberlerde dahil.Özellikle çocuk lukları ve çocukluklarını anne ve babaları hayatta olmuşlar mıdır? İlk altı yedi yaşına kadar hangi haleti ruhiyede yaşamışlardır.Yaşam onlara ne sunmuş?
......1987'de Erich From'un 'İnsanda Yıkıcılığın kökenleri' adlı kitabı okudum.
Hitler ve yanındaki Himler. onların yüzünden ölen milyonlarca insan.Stalin ve
milyonlarca sürdürüp, öldürttüğü insanlar...
......Mesela bir çocuk çok küçükken babası ölüyor o yaşamı omuzlarına alı yor asker oluyor,yanlışlıkları gördükçe aykırı gibi davranışlar sergiliyor. Lider oluyor Türkiye Cumhuriyeti'ni kuruyor.Dünya O'na şapka çıkarıyor.
Ayrıca O'nun sayesinde bu ülkede yaşıyor olsalar bile...O'nu çatlarcasına kıskananlar olsa bile...
......Tavana asılan,küçük odalara aç susuz kapatılan küçük bedenler! Hele bu, anne ve babaları tarafından yapılıyorsa...İnsan en çok kime güvenir, an ne ve babasına...Eğer onlar çocuklarına dayanılmaz fiziksel işkence yaparlar sa,artık yürekleri buz gibi olmaz mı?
...... Küçüklüğünde öksüz ya da yetim kalıp zorluk yaşayan, inandına hayat
mücadelesi veren insanlar. Bunların gözlerinde genellikle sevgi vardır.Seve
cen olmaları,toplumun en alt katmanlarını düşünmeleri. Merhametli olmaları.
Demokrasi ve insan haklarından yana olmaları. Mesela Mustafa Kemal:
-Yurtta barış dünyada barış' ve
-Mecbur olunmadıkça,savaş cinayettir,demiştir. Ama inanıyorum ki elinden gelse mecbur olunansavaşı bile istemezdi. Nereden anladın,diyeceksiniz?
Şundan biliyorum,gözlerinden:GÖZLER!

Hani derler ya:
'Gözler yalan söylemez.'
......Anne ve babaları hayatta olmuş da hani 'Allah analı babalı büyütsün.' dileği var ya. İşte bu dilek sözde gerçekleşmiş ama özde çocuğunu tavana asmış, ya da odalara, karanlık odalara kapatılmış aç ve susuz bırakılmış çocuklar! Altı yaşında bir çocuğu kollarından as büyüdüğünde lider olsun, topluma, ama hırs ve kin vardır hep. İnsanları sevgisinden değil sevgisiz liğinden, baskısıyla elde tutma ve hükmetme ve yönetici olma, ya da mafya,
çeşitli aykırı örgüt kuranlar, topluma acı çektirenler...İç dünyasında ölüm kor kusu yaşayan ölüm korkusunu avutmak için diğer insanlara acı ve ölüm ya şatmaları... Yaşaması için insanları ya ölüme ya da sıkıntılara mahkum edil mesi. Niçin? Sizce esas rakip toplum mudur? Hayır. Esas rakip çocukluğun da ona acıyı yaşatan anne ya da babadır..Gün olmuş büyümüş tabi anne baba güçsüz kalmıştır. Onlara azap verme yansıma durumuna geçmiştir. Babaya değil artık, devlete, topluma, kurulu düzene düşmanlık.
......Bakın bu tür mücadelede olan insanlar öncelikle kurulu düzeni yıkmak isterler. İlginç olan şey iktidara gelseler dahi onlar gene devlete belli bir güce rakiptirler. Yıkıp da ellerine geçirdiklerinde alt edilen bir devin yerine başka dev yaratır.Hitleri örnek verelim.Önce Almanya içinde mücadele. Son ra dünyaya meydan okuma. Altında yatan çocukluğunun yok olma,fiziki işken ce izleridir.

.......Çocukluğunda bu talihsizliği yaşamış ama gelecekte lider olmuş, baş bakan bakan olmuş insanlar mutlaka bir şeyi yücelterek 'Baş' olurlar.Amaç
ları hiç bir şeyi(ırk ya da din,para ya da başka şey) değildir.Adını saydığım şey o insanların atıdır,kılıcıdır.Asıl davası hala ölme korkudur.Çünkü çocuklu ğunda kaldıracağı cezanın 100 mili 200 misli şırınga edilmiştir.Acınacak du
rumdadırlar.Sonları genellikle hazindir. Çünkü çok can yakarlar.Ya fakirleş tirerek (Çünkü çocukluğunda ekmek, su vs verilmiyordu) ya da esir ederek
(Çünkü çocukluğunda özgürlükten yoksun olduğu insafsız anları...)

.....Mutluluğu,özgürlüğü,barışı ya da ırkının,dininin üstünlüğü ve yayılması gibi
idealleri(!) olur. Bu idealler(!) gerçekten mutluluk, özgürlük, ırk,din vs değil dir. Kendisini lider yapan değer ne ise o değeri yüceltir.O değer sayesinde liderdir. O değer sayesinde canlılığını sürdürdüğüne inanır.
.....Bana diyeceksiniz ki peki nasıl ayıracağız adam ırk diyor,özgürlük diyor,
din vs diyor. Bana göre çok kolay. En açık veren organları gözleridir insan ların. Hitlerin,Saddam'ın gözlerine dikkat ettiniz mi? ...Ya da bir ideal uğruna mücadele verip de yıkıcılık, yoksunluk,yoksulluk sergileyenler. liderlerin(!) ..
En büyük çapta toplumu sürükleyeninden en küçük çapta toplumu sürükle yenlere kadar...HEPSİNİN GÖZLERİ.

....Ben şuna da inanıyorum.İnsan vücudu aslında doğruya kodlanmış. İnsan kurduğu düşüncelerle yanlış yapsa dahi,pusula nasıl ki ne tarafa çevirirseniz çevirin(Her halukârda) kuzeyi gösterir ya işte öyle. Yanlışı yapıldığında,vücut dili:
-Hayır bu kişi kurgu kuruyor,dediğinde samimi değildir,diyor.
Kimden öğrendim elbetteki bilimden. Uzaktaki kişinin ne söylediğini dudak tan okuyan bilim,koca vücudu mu okuyamayacak? (Bilimi küçümseyenlerin kulakları çınlasın.)

.....Peki aslında kalbi betonlaşmış,görünüşte insancıl bile görünen, asla toplumun yanında değil, karşısında olan 'Yaşamam için böyle olmam lazım.' diyenler için hiç mi umut yok? Çevrelerine çelikten set çeken bu insanların çeliği eritilemez mi? Tabii ki eritilir. Bilimle ve sevgi ile.
....Rahmetli Erdal İnönü'yü ve gözlerini hatırlıyorum. Hiç mi senin gözlerinde kin yok? Evet hiç yoktu, ne vücut dilinde ne de gözlerinde. Mutlu bir aile yaşamı olmuş mudur? Tam bilemeyeceğim ama kuvvetle muhtemeldir.
....Dünyanın bütün psikiyatrlarına ve psikologlarına sesleniyorum.Dünyayı ancak siz kurtaracaksınız. Barış sizin avcunuzun içinde...Önce toplumları olumsuz etkileyen bu liderleri tesbit edin. Ardından bunları tedavi edin.
....Biz ne yapalım? Bir elimizde kitap(Bilim) bir elimizde çiçek (sevgimiz) beslenelim,başkalarını da besleyelim...
Dostlarıma sevgilerle...
Delta S X
12.01.2008
i

Halit Mehdigil
Kayıt Tarihi : 12.1.2008 01:41:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Halit Mehdigil