Güneş suçlu hissediyordu kendini. Gördükçe; sabahın eziyetinden kurtulup, geceyi iple çekenleri. Belki de bu yüzden Ay'a ışığını teklif etti. Bir nebze olsun insanlara umut olmak için. Ay kabul etti ve herkesin sırrını taşıyacağına söz verdi. Her yıl biraz daha uzaklaşıyordu dünyadan, ağırlaşıyordu bu yükü taşımaktan. Onlar düşman değildi, biri diğerine üstün de değildi. Sadece artık... Güneş olamazdı umudun timsali.
Çiçekli badem ağaçlarını unut.
Değmez,
bu bahiste
geri gelmesi mümkün olmayan hatırlanmamalı.
Islak saclarını güneşte kurut:
olgun meyvelerin baygınlığıyla pırıldasın
Devamını Oku
Değmez,
bu bahiste
geri gelmesi mümkün olmayan hatırlanmamalı.
Islak saclarını güneşte kurut:
olgun meyvelerin baygınlığıyla pırıldasın