sahte bir silah namlusu kadar yalnızım
yeryüzü var bu şehir...
körkütük bir sancı gibi çoğalan insanlar var
bu ev
bu soluksuz
bu yanık kokan
öyle bir meymenetki..
kapı gıcırtısı su sesi
ve kör edercesine üstüne üstüne gelen
bir karanlık!
sanki karanlık deil
bu yara
bu öldüresiye
kanayan kırmızı!
-bu karanlık-
allahın belası bi hastalık
sesine
ses
tenine
ten
duvar
ağlamaklı bir çocuk yüzü gibi
deli, serseri
katilim olacak üstüme yıkılacak
ağlamaklı bir çocuk yüzü gibi
bu duvar
neler düşler bilinmez
kimbilir
belki güneşe dönük olsun ister bi yüzü
koşup oynayan çocuklara
bir kibrit alevi gibi duldasına düşen bahara
dönük
kanayan onca çığlığı dilim
dilim
bir umuda
bölüp
çoğalmış
susamış
oyalanmış!
bu duvar
seri gölgesine yenik koca
elleriyle
ağzını öldüresiye tıkar insanın
boğulur kalırsın
yokolur kalırsın
senden sonrada yaşayacak bir sabaha
uyanamazsın
ve en kötüsüde seni
o sabahlar
o gülerek karşıladığın
-körpe yeşili kahverengisi-
akşamına binbir hoyratla hazırlanan
bal köpüklü
mavi dalgalarıyla
deniz
birgün yaşadığını bile anımsamaz
Kayıt Tarihi : 30.6.2011 17:28:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!