Atmış beş yıl geçti,
sanki bir düş gibi —
ne başını hatırlıyorum
ne de sonunu,
bir rüzgâr dokundu
ve ben başladım yürümeye
kendime doğru.
Beşiğin sallandığı yerde
bir duayla açıldı gözlerim,
annemin sesi
ilk kez tanıştırdı beni
zamanın kucağıyla.
O vakit anladım:
hayat
bir konaklamadır
gökyüzüyle toprak arasında.
Çocukluk,
bir gülün içindeki seherdi,
neşeye kanmış hayaller,
dizlerde kabuk bağlayan oyunlar…
Ama her kahkaha
bir veda provasına dönüşür
zamanla.
Gençlik,
ateşle konuşan bir çağdı,
kalbim aşkın dilini yeni öğrenirken
ayna bile
beni ben sanmazdı.
Her bakışta bir arayış,
her adımda bir isyan vardı.
Sonra
olgunluk geldi —
kapanan defterlerin,
suskun dostlukların çağrısıyla.
Bir yudum çayda
bir ömrün tortusunu
görür oldum artık.
Ve yaşlılık,
bir sabah ezanında gelen sessizlik,
bir mendile sarılı
eski mektup gibi
ince,
kırılgan
ve vakur.
Zaman neydi ki?
Bir ırmaktı belki
sadece bizde akan,
biz fark etmeden
bizden süzülen.
Bir misafirliğin ezgisi kaldı
şimdi her eşyada.
Atmış beş yıl geçti...
sanki bir dua gibi,
bir düş gibi,
bir hayal gibi…
Ve şimdi anlıyorum:
Hayat,
unutulan bir rüyanın
en derin yeriydi.
Ahmet Nejat Alperen
Kayıt Tarihi : 1.8.2025 12:49:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!