Bir Doğumla Bir Ölüm Arası

Merdivendeydim telefon çaldığında
Nefes nefese daldım içeri
Sesini duydum, benim adımı söylüyordun
Hemen ardından kendininkini

Gittim geldim, bir doğumla bir ölüm arası.
Bir doğumla ölüm arası kaç savaş yaşanır.
Kaç kara sevda, kaç orman yakılır,
Kaç özlem biter.Kaç çöl sulanır

Tanıyamadın dedin, tanıyamadın sen beni.
Seni, sesini anımsattığın türküleri ve serçeleri
Nasıl tanımam Baharım.nasıl tanımam Selvi Boylum
Nasıl tanımam Cesur Yüreklim, yaşama sevincim.

Unuttum mu sandın Hasanoğlan Öğretmen okulunu,
Unuttum mu sandın Livaneli'nin fındık ağaçlarını
Bulanık, aksi ve vahşi akan Çoruh'unu
Unuttum mu sandın Kafkasların karlarını, çamlarını ve
mektuplarını

Düğünümüz var diyordun bekliyoruz falanca aya.
Kimin? Kimin düğünü var Bahar.Bizim mi ?
Geç kalmadık mı? 30-40 yıl kadar
Geç kalmadık mı? Bir doğumla bir ölüm arası

Oğlunun demek düğün, oğulların kızların var demek.
Var tabi, benim de var.hem de düğünleri olacak yaştalar.
Evlendirme onları Bahar.Verme kimselere.
Bir iğne ağaçlının tek yaprağı kadar hatırım varsa verme
kimselere
Kızlarına oğullarımı vereyim.kızımı da oğluna al.
Karşılığında göl kıyısında ki köyün kokusunu ver bana geri.
Hasanoğlandaki kızın önlüğünden bir parça gönder
Ya da! başlık olarak.Görülmüştür damgalı bir zarfın var,
haberini

Pahalı bulduysan bunları, ben öderim sana başlık parası
Oğluma kızını alayım, kızlarıma oğullarını
Karşılığında; Hasanoğlanı al, livaneli'ni al
Sevdalı yüreğimi al Bahar, dayanamıyorum.
Çok canım yanıyor.bir doğumla bir ölüm arası
080103