Bir Dilenciye Aşık Oldum-Hikaye

Menekşe Gülay
848

ŞİİR


27

TAKİPÇİ

Bir Dilenciye Aşık Oldum-Hikaye

Mutluluktan uzak hüzünlerle büyüdüm ben. Acı çekmediğim bir gün bile yoktu. Aslında çok zengindik. Ama ailemin tek mutluluğu, konken partileri ve kumarhanelerdi. Anıları düşünerek dileniyordu Engin. Onu gören uzamış sakalının, yırtık elbiselerinin içinde, geçmişinde varlıklı olduğunu anlayamazdı.
Nilgün hergün parktan geçerek işine gittiğinde görürdü Engin'i. Para vermeden geçemezdi. Birgün merak edip ismini sormuştu yalnızca. Aslında yaşamını da merak ediyordu. Bir gün elbet sorarım diye düşünürdü hep. Nilgün mütevazi bir ailenin kızıydı. Mutsuz bir nişanlılık geçirmişti. İki gün oluyordu ayrılalı. Oysa hayallerinde evlenip mutlu olacaktı. Ama nerdee.. beklediği gibi geçmemişti nişanlılığı. Büyük sitres içindeydi. Aklını nedense Engin'e takmıştı. Bir bakıma da iyi oluyordu. Düşüncelerinden uzaklaşıyordu en azından.
-Engin'e güzel kıyafetler giydirsem, yıkansa, traş olsa nasıl olur acaba.
Saçma bir düşünceydi belki, ama kafasına da koyduğunu yapan biriydi. Bir gece iş yerinde mesaiye kalmıştı. Saat geçti. Eve gitmesi için parktan geçmesi gerekiyordu. Kendi kendine
-Her taraf aydınlık bir şey olmaz diye telkin veriyordu.
Parkın sonuna geldiğinde bir bankta bir adamın yattığını gördü. Onun yanından geçmesi gerekiyordu. Bayağı ürktüğünü hissetti. Adamın yüzüne bakınca bankta yatanın Engin olduğunu anladı. Engin de gözünü açmış ona bakıyordu.
-Bu saatte ne işiniz var burada.
-İşim geç bitti. Evim de iki sokak ötede.. Parktan geçmem gerekiyordu.
Nilgün fırsat bu fırsat Engin'le konuşmam gerek diye düşündü.
-Yanınıza oturabilir miyim?
-Ne demek buyurun.
Nilgün Engin'in yanına oturmuştu. Engin’den gelen dayanılmaz koku, onu rahatsız etmeye başlamıştı. Ama belli etmemeye çalıştı.
-Sizi çok merak ediyorum. Lütfen bana hayatınızı anlatır mısınız?
-Gördüğün gibi pis bir dilenciyim. Neden merak ediyorsunuz.
-Konuşma şekliniz kültürlü birine benziyor. Ben de anlayamıyorum. Kimseyi merak etmem aslında. Ne olur sıkılmazsanız anlatın!
-Geçmişi konuşmak hiç hoşuma gitmez. Ama sizi kırmak istemem.
-Sağol Engin çok teşekkürler.
-Ben tek çocuk olarak büyüdüm. Ailem şımarık olarak yetiştirdi beni. Dadıların elinde hizmetçilerle büyüdüm. Babam çok zengindi. Benimle ne annem ne de babam ilgilenirdi. Annem konken de babam da kumarhaneler de sabahlardı. Özel okullar da okudum. Yüksek öğrenimimi de Amerika da yaptım.
-Gerçek mi? İnsanın inanası gelmiyor.
-Amerika’dan döndüğümde ailem, zengin bir fabrikatörün kızıyla nişanladı beni. Önceleri istemedim.Ama sonraları deliler gibi sevdim. O da beni çok seviyordu. Düğün hazırlıklarına bile başlamıştık.
-Eee sonra..,
Gözleri fal taşı gibi açılmıştı. Merakla Engin'i izliyor anlattıklarına inanamıyordu.
Üniversite mezunu bir dilenci diye içinden düşünüyordu.
-Ben Amerika’dayken babam her şeyini kumarda kaybetmiş. Onun için beni de zengin arkadaşının kızıyla evlendirmeye karar vermiş ve kimseye de durumunu belli etmemiş. Biz evlendikten sonra kayınpederden borç para isteyecekmiş. Ama her şey öyle çabuk gelişti ki; bir anda ailecek sokakta kaldık. Haciz memurları her şeyimize el koydu. Tülay'la yani nişanlım birbirimizi çok seviyorduk. Babası durumumuzu öğrenince ayırdı bizi.
Ben ruhsal bunalım geçirdim. Bir sene hastanede psikolojik tedavi gördüm. Yani akıl hastanesinde yattım. Ailem bu müddet zarfında beni aramadı. benim de aklım yerinde değildi. Sonradan öğrendim babam intihar etmiş, annem de acılara dayanamayıp kalp krizinden ölmüş.
-Çok üzüldüm Engin. Peki bu kadar tahsil yaptın. Çıktıktan sonra işe girebilirdin.
-Girmek istemez miyim? Akıl hastanesinden çıktım diye beni kimse işe almadı. Bir gün Tülay'ı gördüm. Evlenmişti. O beni görmedi. Ondan sonra dünyaya boş verdim. Hangi tanıdığın yanına gittiysem beni misafir bile etmedi.
Ömrüm parklar da geçiyor. Birkaç kuruşla da karnımı doyuruyorum.
-Anladım zor durum. Geç oldu benim gitmem gerek teşekkürler her şey için. Görüşürüz Engin.
Nilgün hızlı adımlarla parktan çıktı kafası düşünceliydi.
-Bu kadar tahsil yap. Şu hayata bak. Hiçbir şey anlamıyorum bu hayattan.
Anahtarla kapıyı açıp apartmana girdi.Üçüncü kata çıktı. Daire kapısını da açıp evine girdi. Annesi yatmamıştı.
-Kızım nerde kaldın.
-Anne mesaiye kalacağım demiştim ya.
-Tamam da amma çalıştırıyorlar seni.
-Yemek hazırlayayım mı sana.
-Yok yatacağım yemek yedim anne.
Aslında aklı Engin’deydi. Ne yapabilirdi onu hayata bağlamak için? yatağına yattı düşüncelere daldı. Çalıştığı yerin sahibi kuzeniydi. Kendisi de şirketin muhasebe müdürüydü.
-Önce Kuzenle bir konuşayım derken aniden uykuya daldı.
Sabah olmuştu. Öyle heyecanlıydı ki kalbi güm gün atıyordu.
-Kahvaltı et kızım.
-Hayır işim çok anne çıkıyorum.
Düşüncelerle yürüyordu. Havalar da soğumaya başlamıştı artık. Sonbahara girmeye kaç gün kalmıştı.
-Engin ne yapar bu soğukta bir an önce bir düzen kurmalıyım ona. Hayret o da yerinde yok. Nerede acaba?
İş yerine gelmişti.
-Ahmet Bey geldi mi?
-Geldi efendim odasında.
Alelacele hızlı adımlarla kuzeninin odasına doğru yürüdü. Kapıyı çalmadan içeri girdi. Ahmet şaşırmıştı.
-Hayrola Nilgün! Bu ne şiddet bu celal?
-Affedersin Ahmet kapıyı çalmadığımı biliyorum. Seninle acil konuşacaklarım var.
-Anlat bakalım dinliyorum.
-Bir arkadaşım var ismi Engin. Amerika da yüksek lisansını İşletme olarak yapmış. Elemana ihtiyacım yok biliyorum. Ama ben çok bunaldım. Bir yardımcıya ihtiyacım var. Ne dersin? Engin'i yardımcım olarak alabilir miyim?
-Sen istersin de olmaz mı? Söyle hemen gelsin işe başlasın.
-Çok teşekkürler Ahmetciğim bu iyiliğini hiç unutmayacağım. Senden bugün izin istiyorum. Dışarıda biraz işlerim var. Arabanı alabilir miyim?
-Tamam alabilirsin. Yarın ikiniz sabahtan burada olun.
Nilgün sevinçliydi. Ama Engin'e bunu nasıl anlatacak ve onu nasıl değiştirecekti.
Arabayı parkın yanında müsait bir yere park etti.
-Engin yerinde mi acaba?
Evet karşıda bir bankın üzerinde oturuyordu. Üzerinde incecik bir gömlekle üşüdüğü belliydi. Nilgün'ün birden içi sızladı.
-Merhaba Engin.
-Siz ne yapıyorsunuz bu saatte işte olmalıydınız?
-Hiç konuşmuyorsun ve benimle geliyorsun.
Engin'in sesi titriyordu.
-Nereye?
-Soru sorma lütfen. Hadi benimle gel.
Engin çaresizdi. Yüzünde soru sorar bir ifadeyle Nilgün'ün yanında yürümeye başladı.
Nilgün arabanın kapısını açtı. Engin oturdu.
-Nereye Nilgün hanım.
-Soru sorma Engin. Bundan sonra olacaklara karışma lütfen.
Yine de Enginin onurlu hareketlerini pis kokan eski elbiselerinin içinde görebiliyordu.
Nilgün arabayı bir erkek giyim mağazasının önünde durdurdu. Bu halde Engin’i mağazanın kapısından bile sokmazlardı. Ona bir şey demeden.
-Bir dakika sen bekle ben hemen geliyorum.
Çabucak arabadan indi hızlı adımlarla mağazaya girdi. Tezgahtar kız hemen Nilgün’le ilgilendi.
-Buyurun hanımefendi.
-Erkek kazağı, pantolon, iç çamaşırı çorap kaç numara ayakkabı giyiyor acaba diye düşündü.
-Herhalde 42 fazla büyüğe benzemiyor ayağı.
Biraz sonra elinde torbalarla arabaya bindi.
-Neler aldınız Nilgün hanım.
-Engin soru sorma lütfen.
Arabayı çalıştırmış gidiyorlardı. Bir hamamın önünde durdu.
-Engin yıkanmalısın eski elbiselerini çıkışta at ve bunları giy.
Engin gerçekten çaresiz bir durumda olduğunu biliyordu. Şaşkındı.
-Bu parayı da al çıkışta hamam işletenlerine verirsin. Ben şu yandaki börekçide bekleyeceğim.
-Peki nasıl isterseniz.
Bir saat olmuştu.Engin daha gelmemişti. Gözleri hamamın kapısındaydı.. Masada ki gazeteyi okumaya başladı. Birden yanında birinin durduğunu hissetti. Başını kaldırıp baktığında..
-Olamaz diye çığlık attı.
Karşısında çok yakışıklı bir erkek duruyordu.
-Bir de sakallarını kestirsek diye düşündü.
-Otur Engin bayağı değişmişsin.
-Neden benimle ilgileniyorsunuz?
-Bilmem kendime hep sordum. Sebebini ben de bilmiyorum. Belki de o kadar tahsil yapmışsın emeğinin boşa gitmesi beni üzüyor olabilir.
-hadi börek söyleyeyim çayla banyonun üzerine iyi gider.
Engin çok acıkmıştı börekleri ağzına tıkarcasına yiyordu.
-Özür dilerim çok acıkmışım dünden beri fazla bir şey yemedim.
Çayını böreğini yemişti Engin.
-Kalkalım mı?
-Şimdi nereye?
-Bugün hep seninleyim.
Engin kaderine razı olmuştu. “Rabbimin bir lutfu bu” diye düşündü. Sesini çıkarmadan Nilgün'ü takip etti.
İki adım ötede berber vardı. Birlikte içeri girdiler. Berber şaşkındı.
-Buyurun efendim.
-Arkadaşımı çok güzel tıraş edeceksiniz. Saç sakal.
-Tamam efendim.
Nilgün bir koltuğa oturdu. Gözü Engindeydi. Yarım saat sonra karşısında yakışıklı bir bey vardı. Enginin yeşil gözleri ortaya çıkmıştı. İçinden,
-Ne kadar yakışıklıymış diye düşünmeden duramadı Nilgün.
Berberde de işleri bitmişti.
-Şimdi nereye Nilgün hanım.
-Şimdi sana güzel kıyafetler alacağım.
-Bu kadarını kabul edemem. Size verebilecek param yok benim. Ayrıca gece yine parkta yatacağım. Neden temiz kıyafetler alıyorsunuz?
-Hayır, artık parkta yatmayacaksın. Soru sorma lütfen. Akşam yemekte sana her şeyi anlatacağım.
Nilgün arabayı erkek giyim mağazasının önüne çekti. Arabadan indiler. Kapıdaki görevliler prens ve prenses gibi karşıladılar onları. İçerde de karşılama aynıydı.
Nilgün güzel bir takım elbiseyi ve gömleği eline aldı.
-Bunu lütfen giyer misin?
Engin takımı aldı kabine girdi. Biraz sonra karşısındaydı. Göz kamaştırıyordu.
Çok şükür işleri bitmişti. Akşam da olmuştu. Biraz sonra güzel bir restorana giriyorlardı. Garson onları cam kenarında mumlar yanan bir masaya oturttu.
-Senelerdir böyle bir yere gelmemiştim.
Engin büyülenmişti sanki.
-Bir rüya mı bu? Nilgün hanım neler oluyor? Neden ben?
-Yemek yerken konuşacağız. Ne yemek istersin?
-Ben ızgara türü bir şeyler isteyebilir miyim?
-Tabii. Bir de iyisinden kırmızı şarap garson bey.
Biraz sonra garson donatmıştı masayı. İçkilerini kadehlere dolduruyordu.
-Sıhhatine ve geleceğine Engin.
-Size ne kadar teşekkür etsem azdır.
-Peki bundan sonra neler olacak söyler misiniz bana?
Nilgün Engin'e baktı. Ne kadar yakışıklıydı.
“Hayret, bana neler oluyor” diye düşündü.
Yoksa dilencilik yaptığından beri mi beğeniyordu Engin'i. Düşünceleri karışıktı.
Engin cevap bekliyordu.
-Önce hayatına bu kadar karıştığım için senden özür dilerim. Ama yüksek öğrenim yapmış birinin gözümün önünde ölmesine izin veremezdim. Kuzenimin bir şirketi var. Orada muhasebe müdürüyüm. Bana yardımcı olacak bir arkadaşa ihtiyacım var. Lütfen kabul et.
-Nilgün hanım neden kabul etmeyeyim. Dilencilik hoş bir şey değil. Görüyorsunuz sokaklardayım. Önümüz kış. Size nasıl teşekkür edeceğimi bilemiyorum.
-Peki sizi bir otele yerleştireceğim şimdilik sonra ev için bir şeyler düşünürüz. Yemekleri bitmişti.
-Kalkalım mı?
-Tabii.
Biraz sonra orta halli bir otele yerleştirmişti Engin'i.
-Senelerdir ilk defa bir yatakta uyuyacağım. Bana yaptığınız iyiliği nasıl ödeyeceğimi bilemiyorum.
-Hiç önemi yok. İnşallah hakkettiğin kariyere ve mutluluğa kavuşursun. Tek dileğim bu.
Nilgün eve gelmişti. Mutluydu. Annesi uyumamış yine beklemişti.
-Ben yatıyorum güzel annem.
-Yemek yemeyecek misin?
-Yedim canım. İyi geceler sana.
Nilgün düşünüyordu. Yaptıklarına inanamıyordu. Çok mutluydu ve Engin'e aşık olmuştu. Dilenci Prens ve ben, yazsam roman olur. Uykuya dalmıştı bile. Sabah 8.30 da otelin kapısındaydı. Engin bekliyordu. Hemen arabanın önüne oturdu.
-Neden içerde beklemedin? Hava soğuk.
-Sizin arabadan çıkmanızı istemedim.
-Kahvaltı ettin mi?
-Hayır.
Aslında parası yoktu kahvaltı etmeye.
-O zaman bir yerde kahvaltı edip öyle işe gidelim.
Engin'in dinlenmiş yüzü etrafa ışıklar saçıyordu. Bir kafede kahvaltılarını yaptılar. Şirketin yolunu tuttular. Enginle birlikte Ahmet'in kapısını çalıyordu.
-Gelin
-Merhaba Ahmet biz geldik. Sana bahsettiğim arkadaşım Engin.
-Hoş geldiniz Engin Bey memnun oldum tanıştığıma.
-Nilgün odana bir masa koydum. Sen artık şirket hakkında bilgi verirsin Engin beye. Bir de yapılacak işleri anlatırsın.
-Tamam sağ ol.
-Haydi Engin Gel.
Birlikte Nilgün'ün odasına gittiler.
-Harika dekorasyon. Güzel bir odaymış. Benim işimi anlatırsanız hemen başlamak isterim.
Nilgün yapacağı işleri tek tek anlattı. Engin gerçekten çalışkan biriydi. Nilgün'e ait işleri bile büyük zevkle yapıyordu.
Aylar geçti. Engin kendine ufak bir ev tutmuştu. Nilgün de yardımını esirgemeyip mobilya seçiminde yardım etmişti. Bir akşam işten çıkmalarına beş dakika kalmıştı.
-Nilgün hanım bu akşam sizi yemeğe davet ediyorum. Herhalde beni reddetmezsiniz umarım. Çünkü size kendimi borçlu hissediyorum.
-Olur mu öyle şey? Ne borcu? Ben senin için mutluyum. Bu da bana yeter.
-Ben bir taksi çağırayım.
-Yok şirketin arabasını alırım ben.
Biraz sonra deniz kenarında lüks bir restorana giriyorlardı. Garson güzel bir masaya oturttu onları.
-Ne yemek istersiniz Nilgün hanım.
-Bu sefer ben de sana bırakıyorum.
-Peki o zaman karışık et, masayı donat. Bir de şampanya garson bey.
-Engin de beni beğeniyor gözlerinden belli.
-Nilgün'e evlenme teklif etsem ne der acaba. Bir de aramız bozulmasın. Yok oda benden hoşlanıyor belli.
İkisinin düşüncesi de aynıydı. Birbirlerine söylemekten çekiniyorlardı. Garson masayı donatmıştı şampanyayı patlatıp kadehlere doldurup gitti.
-Nilgün hanım.
-Bana ismimle hitap edebilirsin.
-Peki Nilgün.
-Sana çok şey borçluyum. Beni hayata döndürdün. Benim kurtarıcımsın. Ben lafları dolandırmayı sevmem. Benimle evlenir misin?
Nilgün şampanyasını yudumlarken aniden gelen teklif karşısında tıkandığını hissetti. Hemen kendini toparladı.
-Ne dedin? Benimle evlenmek mi istiyorsun.
-Evet işim, kurulu düzenim üstelik annemin babamdan habersiz çocukluğumdan beri biriktirdiği para da elime geçti.
-Peki neden ben? Bana borçlu hissettiğin için mi?
-Hayır seni seviyorum ben.
-Sahi mi? Anlamadım
-Bunda ne var Nilgün? Bir dilencinin aşık olmaya hakkı yok mu?
-Aslında biliyor musun, ben sana o zamandan beri aşıktım.
-Yarın size geliyorum annenden seni istiyorum. Tamam mı?
-Nasıl istersen.
Nilgün çok mutluydu. Seviyor ve seviliyordu. Yaşadıklarına inanamıyordu. Bir rüya görmüştü sanki, ama gerçekti.
Kırk yıl düşünsem bir dilenciye aşık olacağımı düşünemezdim. Ama ben sana aşığım Engin.

Menekşe Gülay
Kayıt Tarihi : 8.3.2007 23:32:00
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Durmuş Ali Çatal
    Durmuş Ali Çatal

    Gerçekten anlamlı bir Hikaye.Alınacak dersler var.Hayatın bizi nereye savuracağı belli değil.Yüreğin dert görmesin Menekşe Hanım.

    Cevap Yaz
  • Nihat Gülle
    Nihat Gülle

    çok güzel ve anlamlı bir öyküydü yürekten kutluyorum on tam puan benden bu güzel hikayeye selam ve sevgilerimle

    Cevap Yaz
  • Mahmut Buldu
    Mahmut Buldu

    okurken hep acabalar geçti içimden böyle sevgi olurmu diye,ve keşkelerle kala kaldım.....emeğine yüreğine sağlık çok güzel olmuş keyfle okudum tebrikler.

    Cevap Yaz
  • Nilüfer Gümüş
    Nilüfer Gümüş

    Harika bir hikayeydi. İnsanın alnına ne yazılırsa onu yaşarmış. Olmayacak bir şey değil. Sonu da mutlu bitti ya. Kaleminize sağlık

    Cevap Yaz
  • Kadir Tozlu
    Kadir Tozlu

    Harika bir öykü.
    Zevkle okudum.
    Bence birinciliği hak etmiş.
    Tebrikler.

    Kadir Tozlu

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (11)

Menekşe Gülay