(...)
Hep düşünmüşümdür: İnsanı ölen evler acaba ne hisseder? Bir yerlerinde çivisi, kıymığı v.s. acır mı acaba? Çünkü inanıyorum ki evler tamamen cansız değiller. Onlar da tıpkı insanlar gibi, zamanını yaşıyor ve bir gün mutlaka göçüp gidiyor. İlk sahiplerini ya da evin afacan çocuğunu, güzeller güzeli gelinini, sırma saçlı kızını, reçellik gül kokulu ninelerini özlememiş midir? Kanaviçe işlerken parmağına iğne battığında, göz yaşlarını eteğine silen ergen kızın bedenini saran basmayı kıskanmamış mıdır hiç? Mutlaka özledikleri bir şeyler vardır.
Çünkü insan, bir tek suda iz bırakmaz. (...)
BİR DEVİN İÇİNE YÜRÜMEK öykümden...
Bir inadım kaldı eskiyip değişmeyen,
Bir de kahrolası gururum.
Kelepir bir hayatla, ucube bir dünya arasında
Gidip gelen eski bir taka misali yaşarım, yaşamaksa
Zaten karanlık geceler misâli bahtım
Devamını Oku
Bir de kahrolası gururum.
Kelepir bir hayatla, ucube bir dünya arasında
Gidip gelen eski bir taka misali yaşarım, yaşamaksa
Zaten karanlık geceler misâli bahtım
güzel bir paylaşımdı kutlarım
güzeldi geçmişe gidip geldim sayenizde tebrikler
eyvallah...
saygılar...
Yazınsalı okurken O AKBAL'ın Aşksız İnsanlar adlı kitabında yer alan tüm öyküleri anımsadım.
Yaşam gerçekleri karşısındaki tutumlarımızı sorgulayan bu kronikle ansıttığım öyküler öylesine örtüşüyordu ki...
Kısacık olmasına karşın sevimli bir özen/emek.
Kutluyorum Efendim.
Erdemle.
Bu şiir ile ilgili 4 tane yorum bulunmakta