-ASIRLIK BEKLEYİŞLER-
Gün batımını çeyrek geçmiş bir salon. Metrelerce yükselen camın bir yakasındayım. Yer mahşer. Gök cümbüş. Beklediğimin o olmadığını bildiğim halde inen her uçağa gözden kaybolana dek bakıyorum. Üst üste rötar anonsları... üst üste kulak kesilmeler. Gidip gelmelerim bankoya, med-cezirler gibi savruluşlarım. Merakla. Endişeyle...
Suratımı görmekten bıkmış yer hostesleri. Yüzlerinde sahte tebessümler. Riya akıyor en ince cümlelerinden, en güzel tonlamalı seslerinden riya... Ki şu 41 yıllık ömürde hiçbir şey öğrenemediysem riyanın yansısını ezber etmişimdir ben. Belki bu yüzden yüzüm, gözüm, sesim, bedenim riyayı reddetmiştir kendiliğinden.
İçimde; doğmamış güneşlerden çaldığım pır-pır. İçimde, batan güneşlerden aşırdığım telaş. Rötarlı hayatımın en uzun bekleyişi. Bu yüzden ya “çok geç”tim ben, ya “erken”.
Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın,
Öylesine yıktın ki bütün inançlarımı;
Beni bensiz bıraktın; beni sensiz bıraktın.
geç bulunup çabuk kaybedilmiş aşkın gelişini beklemek, özlemin ve sabırsızlığın etkileyici anlatımı..
okurken, sigarasını küllüğe bastıran aceleyle barın yüksek taburesine oturup ' her zamankinden' diyen hoş kumral bi kadın gördüm nedense...elindeki dumansız kadehi gibi eksik yarım..tamamlanmayı bekleyen..
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta