Bir Destan ki Şiiri - Necdet Damar

Necdet Damar
2

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Bir Destan ki

1.

Hani cemrelerce sıcak, cemrelerce aydınlık
Ve sabırsız, ve telâşlı
Ve özlenen bir yağmur damlası gibi
Gürül gürül, sağnak sağnak
Bir tohum düşmüştü ya toprağına anneciğim
Çatlamış, kök salmıştı ya
O benim işte,
O benim.

Hani bir filiz, bir sürgün boy vermişti
Hayata “merhaba” demişti bir gün
Ak memenden ak sütler içmişti
Bölmüştü gece uykularını en tatlı yerinde
Ağlamıştı viyak viyak,
Ciyak ciyak!
Ve güneşler kadar parlak,
Güneşler kadar aydınlık gülmüştü.
Hani, evrenlere sığmayan bir sevgiyle dolmuştu
O altın anne yüreğin
Dilin “yavrum”la mühürlenmişti ya
O benim işte,
O benim.

Hani büyütmek için insanı, milleti yurdu
Ve bilimi, uygarlığı büyütmek için
Bir beyin kitap kitap,
Bir beyin öğretmen öğretmen kendini büyütmüştü
Hani “En hakiki mürşit ilim”e sevdalanmıştı
Çocuk yüreği,
Genç yüreği,
Adam-kadın yüreği
Ve zaferler getirmişti sana bilgi savaşından
Yıldızlı-yaldızlı karneler taşımıştı
Gözyaşlarına boğulmuştun ya sevinçten
Yarınlara bir dev büyütüyordun ya anneciğim
Erdem ülküsüyle dopdolu bir dev
O benim işte,
O benim.

Hani bir kadın ya da bir koca adam
Kucağına minicik birşey bırakmıştı
“Al,bu evlât balı”,
“Bu torun” demişti
Yıllar yıllar öncesine götürmüştü seni
Ilık, aydınlık cemrelere
Evlât balı dilini, genzini yakmıştı
Evlât balı akmıştı bir alev gibi!
Ve sen
Kavruk ellerin, kavruk yüzün, kavruk yüreğin
Yeni cemreler, yeni baharlar
Kucağına bir daha
Bir daha!

Açarak gökyüzüne ellerini
Gözlerinden yağmurlar dökerek
Şükretmiştin Allah`a.

Bu yaramaz,
Bu çılgın,
Bu cana canlar katan haylaz kim,
Sorma!
O benim anneciğim,
O benim…

2.

Duyuşlar, hissedişler dile gelmiyor, yazık!
Kaleme-kâğıda sığmıyor koca yürek
Kum zerresi çölü,
Su damlası okyanusu vermiyor…
Seni söylüyorum gün yirmidört saat duraksız
Çırpınıyor, dil duyguya ermiyor.
Kilitli kapılarca susuyorum, üzgün
Ruhum soyarak kendini çırılçıplak
Uzanan ellerine dolmuyor anneciğim,
Dolmuyor!
Öyle zor
Öyle büyük
Bir ağır ki karasevda dediğin yük
Taşınmıyor,
Türküler, şiirler, ağıtlar boş
Olmuyor aah, olmuyor!

Herşey,
Ne varsa yaşanmış, yaşanacak
Ne varsa söylenmiş, söylenecek
Ve düşlerde, arzularda kalan ne varsa
Hepsi bir anlık rüya şimdi
Ve şimdi tek gerçek,
Gözlerimle sulayıp soğuk taşına bıraktığım
Bu bir buket çiçek!


3.

Gün battı, gece oldu
Güneş doğdu, sabah erdi
Su çağladı, kuş şakıdı, çiçek açtı
Ve sen geldin bir sabah,
Bir damlacık.
Annem oldun!
Ne varsa bana ait, benden yana
Yüreğime sen kattın
Ve gün gün
Saat saat, an an
“Anne” adlı bir destanı yarattın.

Al, bu çiçekler senin
Bir yorgan gibi sar, örtün
Taş soğuktur,
Toprak soğuktur, üşürsün…

Beni düşünme
Hani birşey bırakmıştım ya kucağına
“Al bu torun”,
“Bu evlât balı” demiştim ya
Senden gördüğüm gibi
Olanca varlığımla
Dişimle, tırnağımla
Onlara bir gelecek kazıyorum
Rahat ol, rahat uyu anneciğim
Senden aldığım dersle
“Anne” adlı bir destan yazıyorum,
Bir destan yazıyorum! ..

Necdet Damar
Kayıt Tarihi : 13.3.2007 11:57:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Annesizlik acısının ancak anne olma kıvancıyla dindirilebileceği gerçeğine ulaşılıyor zamanla. Akıl, bilinç kapılarını açıyor, bilinç duygulara kılavuzluk ediyor ve insan o güne kadar göremediklerini görüyor açılan kapılar ardında. Ezelden ebede yazılan bir destanın kendi de bir sayfası, bir dizesi ya da bir harfi, ama “olmazsa olmazı” olduğunu biliyor, göneniyor, kıvanıyor ve bu bilinci annesizlik acısı üzerine bir panzehir gibi serip örtüyor… Bu duygu ve düşüncenin şiir kalıplarına dökülmüş biçim ve ifadesidir sunduğum bu çaba.

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Necdet Damar