Minik bir çocuğun ramazanı gözlemesi gibi,
Değildi seni bekleyişim..
Seni bekleyişim,dervişin arzulaması gibiydi,
On iki ayın sultanını..
Kutsiliğinin farkındalığıyla,
Ezan sesine pür kesilmiş bir çift kulaktı benimki,
İftar öncesi..
Sahuru heyecanla beklemek,
İftarı hüzünle karşılamaktı;
Ardından seninle geçen her günün çetelesini tutup,
Sensizliğe bir adım daha yaklaşmış olmanın bilinciyle,
Ahu zarı iletmekti;
Her teravih vakti,
Varlığından şüphe edilmeyen sahibine senin..
Buruk bir bayram sabahına uyanmak sonra,
Dem vurmak giden sevgiliden bir kez daha yaradana..
Dokunamamak bu son gidişine;
Gözleri kaçırmak,
Sayısız kasırgalara sebep o güneş gözlerden..
Nihayetinde bir gidiş ve vaveyla ile kavruluş…
Kalması için hiçbir şey yapmamışken,
Mana-i derdi hak etmek...
Ağlamak,
Belli edilemeyişi canana;
Hatırlayıp,bir derviş gibi
Sadece ağlamak…
ÖzmenKayıt Tarihi : 26.3.2012 11:23:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!