İ lkin çaylak talebe medrese eğitimi bitti diye, daha sözün sırası gelmeden hocasından icazet istemiş.
L afı uzatmamış hocası iki sene ilmi siyaset görmen lazım ama madem istiyorsun sen bilirsin demiş.
M amafih siyaseti öğrenmeden yolu düşmüş taze hocanın bir köye, başlamış kürsüdeki vaizi dinlemeye.
İ lk yanlışını duyar duymaz vaizin hemen dile getirmiş, kırk yıllık köyün imamı karşıdaki, gelir mi eleştiriye.
S özü yetmiş vaizin; “haddini bildirin”, köylü tekme tokat göndermiş bilmeden doğruyu söyleyen kim.
İ ki sene sonra görüşürüz demiş taze hoca, doğruyu söylediğim halde koydun ya beni bu hallere nitekim.
Y üzleşme vakti; sakallı cübbeli sarıklı halde genç hoca iki sene sonra köye gelmiş kürsüde aynı vaiz.
A llame-i Cihan hocanız var demiş Mısırdan Yemen’e gezdim böyle mübareğini görmedi bendeniz.
S akalından kim ki bir tel koparır günahları affolunur, bir tutam alan cennette köşklere malik olur.
E trafını sarmışlar vaizin, cemaat başlamış sakallarını yolmaya, bu şevkle bitene kadar kim yorulur.
T amam pes, sırrın nedir? demiş vaiz. “ilmi siyaset” demiş genç; onla çiğ hamur istendiği gibi yoğrulur.
Kayıt Tarihi : 9.8.2014 23:36:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Paydaşın gönül meselelerindeki söylem ve halleri üzerine tevafuken dinlenen bir fıkra üzerinden devşirilerek kaleme alınmıştır.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!