Tüberküloz henüz inmişti bir ayet gibi dimdik
Aldık kabul ettik bağrımıza bastık
Midye gibi inatçı, kırmızı kadar renkli
Fabrikaların yok yok hastanelerin
Nereden baksan iki metrelik camekanlarını
Macun gibiydik dörde bölen ve bir arada tutan
En az iki kişilik odaların yok yok yatakhanelerin.
Yar yüreğim yar, gör ki neler var,
Bu halk içinde bize gülen var.
Ko gülen gülsün, Hak bizim olsun,
Gaafil ne bilsin,Hakk'ı seven var.
Devamını Oku
Bu halk içinde bize gülen var.
Ko gülen gülsün, Hak bizim olsun,
Gaafil ne bilsin,Hakk'ı seven var.
Siyah beyaz gibi net, renkler kadar telaşlı
Balıkçı tekneleri basardı omuzlarımızı
''Akıntıya kapılan, kıyıyı yürüyor zanneder''
Bu epigraf mesela fuzuliden midir bilmiyorum.
Ama şiirin yazarak veya okuyarak akıntısına kapıldığınızda algınızın olağanüstüleştiğine ve her katı, sert, semsert tezahürün, hadi gerçekliğin diyelim dışına çıkabildiğinize dair enfes bir söz..
Şiir bir sekr,bir başdönmesi, bir sarhoşluk hali atmosferi ile daha bir şiir oluyor..
Daha çapraşık ve üst bir konum ve hatta yengeçsi yanal yanal kımıldanışlarla akıla,,akılla meydan okumanın hâli
öneceki kesin ve keskin bilgileri tırı vırı görebilen, o bilgilerle tuzak kuran, takla attıran, öğüten ıslatıp hamurlaştıran ve dili eski sözlük anlamlarının dışında daha bir üst anlama aktarmaya çalışan berduş bir dil hali şiir..
üst anlam...üstün anlam.İddialı bir tanımlama....esrarın örtüsünü açmaya çalışan esrarengiz dil şiir..
içimizde gafletin oluşturduğu sıradanlığın durgun denizini şiirin üfleyişiyle karanlık ve dalgalı hale getirmek..alacakaranlıkta anlam balığının, balinasını zıpkınlamak bu dalgalı denizde...şiir böyle bir şey mi Yahu..niçin olmasın ki
bakırköy akıl hastanesi hastalarından epigraf derlediği bir
makalesini okumuştum yıllar önce Profesör doktor ayhan songarın
bir alıntı cümle şu şekilde geçiyordu o makalede
Dedem, Teşvikiyede uyurken saatinin kösteği Halice sarkıyor demişti bir Bakırköy akıl sağlıklısı
Fikirtepe uyur iken İdealtepeye kar yağıyor demişti bir başkası..
Ayazağa mesela.... Şiirlerin yazılacağı en iyi ortam mıdır diye geçti aklımdan benim de bu satırları karalarken..
Tutunduğumuz ne varsa bırakmanın terli eli
Yok canım, daha neler.....imamın kayığını mı tasvir ediyor acep burada şair..Sesindeki salınım, insan denizinin üstünde dalgalanan o kayığı canlandırıyor sanki..
Gibi şeyler
Saygılar, sevgiler,selamlar şaire..
yatakhane demişsin ya;nedense yatılılık yıllarıma kaydı aklım...tam tamına 70 kişilikti bizim yatakhane...yani koğuşumuz...hem de buz gibiydi...ne soba,ne kalorifer...önce üstüne otururdum yatağımın,biraz ısınsın diye..sonra da içine girip,çekerdim yorganımı başıma...kendi enerjime ısıtmaya çalışırdım yatağın içini;hohlayarak:)))ta evlenene kadar olmamıştı iki kişilik yatakhanem:)))çocukken kardeşlerimle(5) üleşmiştim hem odamı,hem yatağımı,sonra yatılı okuldaki 69 arkadaşımla...diyeceğim o ki,hiç sahip olamadım tek yataklı odaya..valla..:)))ama dur,tek gözlü eve sahip olacağımı biliyorum...
sevgili Baha..senin şiirlerini okurken,çekirge oluyor aklım...:))yani ayrı bir zevktir bu bence..bu da onlardan biriydi..kalemine sağlık..kutluyorum selam ile...
Bu şiir ile ilgili 3 tane yorum bulunmakta