Bir De Benim Yüreğim Titreyecek

İhsan Turhan
48

ŞİİR


5

TAKİPÇİ

Bir De Benim Yüreğim Titreyecek

Aldatmasın sizi…
Bu şehrin gündüzleri gülümsemesi
Aslında bu şehir kan ağlıyor her gece
Güneş bile mecbur olmasa
Kaybolmaz asla bu şehrin üstünde
Dedim ya, bu şehir kan ağlıyor her gece

Akşam olup güneş battığında
Hüzün yarasa gibi çöker bu şehrin üstüne…
Çökerde…
Bu şehrin gecelerinde kan ağlar kimsesizler…
Gözyaşları, viran sokakların kirli kaldırımlarına düşerken
Acılar resmedilir çaresizliği anlatan
Gözyaşlarıyla çizilir hepsi
Çizilir, çizilir de
Yürekler çivi olur sonrasında
Asılır bütün bu resimler
Gecenin tam ortasına

Sahteliklerin yansımasıdır
Gündüzleri bu şehrin gülümsemesi
Duygusuz yüreklerin aldanmasıdır bütün o tebessümler
Oysa geceler, çok başkadır bu şehirde
Gecenin karanlığı çöktüğünde bu şehrin üstüne
Toplanmaya başlanır çöplüklerinden kâğıtlar.
Titrer eller, titrer yürekler ve şehir titrerde
Yedi tepesinde yükselir
Çaresiz, canhıraş ağıtlar
Gözyaşları kan rengi olur da
Geceleri melekler ağlar bu şehirde

Hele birde
Rüzgârın hoyrat zemherisi
Tıkladığında bir gecekondunun camsız penceresini,
Bağırınca bir yetim, anne çok üşüyorum diye.
Gözyaşları parlar o anda gecenin içinde
Bir çift gözün hüznü düşer duvardaki eski bir resme.

Lal olmuş dil, dile gelir.
”Ah adamım ah! Ölmenin sırası mıydı şimdi
Sırası mıydı” der de!
Ölüm vermez ona, onu kimsesiz bırakmanın hesabını
Ağlar genç kadın biçare
Ağlar genç kadın çaresizce

Kopar da her gece aynı rutin fırtına...
Yükler gece, ne kadar acı varsa kimsesizlerin sırtına
Yem olur birileri her gece bu şehirde
Kararmış yürekleriyle, aç bir çakal gibi avını arayan
Ya da bir vampir gibi, karanlık sokaklarda taze kan bekleyen
Vicdan yoksunu puştlara

Her acı bir ayaz düşürür gecenin ortasına
Ateş yakılan tenekelerin etrafında,
Hüzün’e bürünür ısınmaya çalışan yüzler.
Yeter artık diyen yüreklerin eşliğinde,
Bir sessizlik korosu seslenir
Yıkık ve yalnızlıklar sahnesinden.
Yalnızlık ve kimsesizliğin son bestesi
Tınılarını düşürürken bu şehrin mazgallarına
Güftesini yazar bir kız çocuğu
Yüreğinden gelen o kesif çığlıklarla…

Masumiyetinin çalınışı yaralarken yüreğini
Uzanan her kahpe el, tuz basar yarasına
Kimseler görmese de onun gözyaşlarını
Bir melek ağlar küçücük yüreğinde
Bir yıldızı avuçlar gökyüzünden, titreyen minicik elleri ile
Bastırır yarasının tam orta yerine ama
Yarası iyileşmeyecektir asla
Ve o yaşayacaktır hep yüreğindeki o büyük yasla

Sabaha karşı...
Bir köpek ulumaya başlar, kimsesizliğin makamında.
Bir sarhoş nara atar, varla yokun tam ortasına!

Bir çocuk belirir karanlığın içinden
Dayamış bir naylon torbayı yüzüne,
Nefeslenirken, nefessizliğin içine,
Bir tiner kokusu yayılır
Kırmızı halılarla süslü salonlara
Anlık bir telaş kaplar yürekleri
Korku ya da acıma!
Ne fark eder ki?
Nasılsa unutulacak hepsi, güneş doğduktan sonra.
Ve düşecekler insanlar, ihtişam denilen çobanın peşine

Bir şampanya kadehinde bir zeytin tanesi titrerken
Başka bir yerde, kirli yüzlerin içinde zeytin karası gözler
Bir de benim yüreğim titreyecek, bu şehirde her gece
Bir de benim yüreğim titreyecek!

Ya sizinki?

İhsan Turhan
Kayıt Tarihi : 9.7.2010 10:01:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

İhsan Turhan