Bir damla gözyaşı gibi, düştün meleklerin avuçlarına.
Ruhumun en kuytu köşesinde, bir hüzünle yeşerdin.
Ne adını biliyordu kalbim, ne rengini gözlerim.
Yalnızca bir sezgiydi, çekeceğim çilenin habercisi.
Güneşin bile unuttuğu, gölgelerin büyüttüğü çiçeğim.
Yaprakların solgunluğunda, sessizliğin fısıltısı var.
Sen koktukça ben daha çok yanıyorum,
Hüzün kokuyorsun, çaresizlik kokuyorsun.
Şimdi saçlarımın arasında, masum bir mavi gibi duruyorsun.
Oysa ben biliyorum, her an bir fırtına koparacak feryatlarını.
Sen bir melekten daha kırılgansın, bir okyanustan daha derinsin.
Ve biliyorum, istila edecek seni sonsuz bir hüzün....
Ne zaman bir tebessüm konmak istese dudağıma,
Senin solgun yapraklarından bir titreyiş gelir.
O an anlarım, mutluluk bana çok uzak.
Çünkü sen, bir fırtınanın en sakin anısın,
Düşmeden önceki sessizliğisin gözyaşımın...
Sen hüzün çiçeğimsin, damarlarımdaki acısın.
Artık biliyorum, sen bu kalbin tek yazgısısın.
Ben aslında senin, seni koparıp atmaya kıyamam,
Nebahar gördüm sen gibi, ne de yaz yaşadım.
Seni seviyorum, bir fısıltı ama bizim bu bir ölüm...
Ne bir renk kaldı içimde ne de bir koku,
Seninle soldu tüm baharlarım, bitti umutlarım.
Artık bu acımasız dünyada sadece bir gölgeyim,
Ve sen, ruhumun sonsuz kederisin,
Ve sen meleklerin bile dokunmaya kıyamadığı, hüzün çiçeğimsin...
Kayıt Tarihi : 28.8.2025 13:33:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!